Orta Doğu: İhanetin Karanlık Labirenti ve Kırılma Noktası
Orta Doğu, basit siyah-beyaz kalıplarla anlaşılamayacak kadar karmaşık coğrafyadır. Tarih boyunca entelektüel titizlikten uzak, yüzeysel yorumlarla geçiştirilen bölge, aslında derin ihanet ve mücadele ağıyla örülü. Osmanlı’nın çöküşünden bugüne, dış güçlerin sinsi müdahaleleriyle yerel otoriterlerin iş birliği, halkın özgürlük arzusunu boğdu.
Türkiye ve bölge ülkeleri için gerçekler, milli güvenlik ve toplumsal varoluş mücadelesi anlamına geliyor. Orta Doğu’nun karanlık yapısını, ihanetin boyutlarını ortaya koymak zorundayız.
Osmanlı’nın Çöküşü: Modern Orta Doğu’nun Karanlık Doğuşu
1918, Orta Doğu’nun kaderini değiştiren kırılma noktasıdır. Beş asır boyunca çok uluslu imparatorluk olan Osmanlı, İngiltere ve Fransa’nın çıkar oyunlarıyla parçalandı. Yeni kurulan ulus-devletler, halkların iradesi dışında, dış güçlerin dayatmasıyla şekillenen yapay sınırlar ve devletler, bölgenin sosyal dokusunu paramparça etti. Osmanlı mirası sadece tarih değil; toplumsal örgütlenme, azınlıkların durumu ve kültürel yapılar üzerinde hâlâ derin izler bırakıyor. Bu mirasın görmezden gelinmesi, Orta Doğu’yu anlamada büyük körlüktür.
Dış Müdahale ve Yerel Otoriterlik: Kirli İttifak
Resmi sömürgecilik sona erdi denildi ama gerçek sömürgecilik bitmedi; sadece biçim değiştirdi. ABD ve müttefikleri, Soğuk Savaş’ta bölgeyi doğrudan yönetmek yerine, yerel otokratlarla kirli ortaklık kurdu. Saddam Hüseyin’den Beşar Esad’a........
© ENP Haber
