menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hazine Bakanı Scott Bessent ve tehlikeli oyun planı

9 1
10.04.2025

Son zamanlarda dünya öyle büyük değişimlere sahne oluyor ki, olup bitenleri sadece başlıklardan, grafiklerden ya da vergi kararlarından takip etmeye çalışmak artık yetersiz kalıyor. Öyle bir dönemden geçiyoruz ki; kararlar veriliyor, sistemler kuruluyor, algoritmalar yazılıyor ama hiç kimse onun adını gerektiği kadar anmıyor, onun hamlelerini Trump’ın çılgınlıkları sayıp yeterince derinlemesine analiz yapmıyor.

Asla ipleri çektiğini hissettirmiyor ama sakin kafayla düşündüğünüzde aslında her taşın altından onun eli çıkıyor: Hazine Bakanı Scott Bessent.

Bessent’in ekonomiyle kurduğu ilişki, klasik anlamda piyasayı takip eden bir yatırımcı zihniyetinden farklı. O, piyasayı yönlendiren değil, inşa eden; verileri okuyan değil, verilerin üretileceği zemini kuran bir akla sahip.

1992 yılında George Soros’la birlikte yürüttüğü İngiliz Sterlini’ne karşı yapılan spekülatif saldırıdan bu yana Bessent’in stratejik yetenekleri, yalnızca finansal sezgiyle değil, aynı zamanda sistemsel öngörüyle şekillendi.

O günlerden bir ülkenin merkez bankasını, para birimini ve siyasi iradesini aynı anda nasıl hedef alacağını öğrenmiş durumda.

Bu deneyim, onu 21. yüzyılın savaşları artık kurla, faizle, vergiyle ve psikolojik algılarla yürütüleceği fikrine ikna etti.

Bessent için ekonomik veriler, yalnızca birer ölçüm değil; aynı zamanda birer manipülasyon aracı denebilir.

“Eğer kamuoyu güveni, yatırımcı psikolojisi ve merkez bankalarının özerkliği aynı anda kontrol altına alınabilirse, o ülkenin kaderi doğrudan çizilebilir” mantığıyla stratejisini geliştiren biri. O günden bugüne de attığı her adım, bu mantık üzerine bina edilmiştir.

ABD’nin Çin’e yönelik ilk gümrük tarifesi 4 olarak açıklandı. Bu oran, Çin’in ithalatında ciddi bir daralma başlatmak için yeterliydi. Ancak Çin boş durmadı. Misillemeler geldi. Ardından üçüncü hamleyle oran 5’e ulaştı. Bu bir ticari gerilim değil, doğrudan sistemik bir meydan okumaydı. Ve tam bu açıklamanın hemen ardından, Trump yönetimi Çin dışındaki ülkelere uygulayacağı vergi artışlarını 90 gün erteledi. Bu eşzamanlılık rastlantı değildi; Bessent’in zamanlamaya dayalı stratejik kodlamasının göstergesiydi.

Bessent’in farkı işte burada başlıyor. O yalnızca neyin yapıldığını değil, ne zaman yapıldığını da tasarlıyor. Çin gibi bir devle başlayıp hemen ardından daha küçük üretim üslerine sinyal göndermek, büyük resmi görmek isteyenler için açık bir mesaj. Sadece hedef göstermek değil, aynı anda başka hedefleri gözlemlemek, nasıl tepki vereceklerini ölçmek ve 90 gün sonra yeni hamle için zemin hazırlamak… İşte bu stratejik mühendisliktir.

Tarife listesi ilk bakışta sadece rakamlardan ibaret gibi görünse de aslında tüm sistemin şemasını veriyor. Çin 5 ile baş hedef. Vietnam F, Japonya $, Güney Kore %, Tayland 6, İsviçre 1, Tayvan 2, Hindistan &, Malezya $, İngiltere . Bu oranlar yüksekliğinden çok dağılımıyla dikkat çekiyor. Hangi ülkeler üretim merkezi olabilir? Hangileri Çin’in boşluğunu doldurabilir? Hangileri ABD’ye rağmen ekonomik model kurabilir? İşte bu soruların yanıtı, tarifelerle verilmiş oluyor.

Şimdi asıl mesele şu: Bu tarifeler yalnızca bir koruma aracı mı, yoksa yeni bir düzenin altyapısı mı?

Scott Bessent’in geçmişine baktığınızda bu soruya cevabınız netleşiyor. O bir yatırımcı gibi davranmaz, bir sistem kurucu gibi düşünür. Sterlin........

© Elips Haber