Türkiye için asıl risk: Savaş tamtamları değil, zayıf ekonomi
İsrail’in İran’ı vurmasının, Türkiye’de bazı kişileri merhum Başbakan Necmettin Erbakan’ın o meşhur senaryosuna götürdüğünü görüyorum.
Peki, gerçekten öyle mi?
Önce İran’ı parçalayacaklar, sonra sıra Türkiye’ye mi gelecek?
İsrail ile Türkiye savaşır mı?
Türkiye’nin toprakları parçalanacak mı?
Türkiye, bu büyük oyuna karşı gereken adımları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın savunma sanayisine verdiği desteklerle atıyor mu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tam da bu riskler nedeniyle yönetimde kalmalı ve bunun için gereken neyse onu mu yapmalı?
Türkiye’de bu büyük oyunu görecek basiretli siyasetçiler yok mu?
Bu ve bunun gibi sorular sürekli dillendiriliyor.
Ciddi ciddi tartışılmıyor ama ağızlarda dolaştırılıyor.
Oysa Türkiye Cumhuriyeti, ne yabana atılacak kadar basit bir devlet, ne de oyun değiştirici bir büyük güç.
Olmasını isterim tabii.
Fakat bunu sağlamanın yolu tarih boyunca hep paradan geçti.
Ekonomisini düzenleyemeyen bir medeniyetin ömrü kısa olur.
Tarih bize bunu defalarca gösterdi.
Pers İmparatorluğu, Makedonya, Moğollar ve geçmişte kalan nice Türk devletleri…
Sorun, konar göçerlikten yerleşik hayata geçmek değil; mesele sistem kurmaktır.
Bu yüzden Türklerin en büyük devleti Osmanlı İmparatorluğu oldu.
Çünkü içinde Roma İmparatorluğu başta olmak üzere Avrupa, Asya ve Ortadoğu’daki birçok medeniyetin başarı sağlamış unsurlarını taşıyan bir yönetim mekanizması vardı.
Tam da bu sebeple hem milleti hem de devleti yıkmanın imkânsızlığı Sevr’i yırtıp attı ve Cumhuriyet tarihini başlattı.
Türkiye, Osmanlı’nın birkaç vilayetinin idaresiyle kuruldu.
Ama Osmanlı İmparatorluğu sadece bir hanedan yönetimi değil; Türk kültür ve geleneğiyle........© Elips Haber
