Yüzyıllardır barış için taşıdığımız zeytin dalına sarılmak zorundayız
Toprağın hafızası olan zeytin ağaçları, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulan "Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" ile ciddi bir tehdit altında. Bu teklif, zeytinlik alanları madencilik faaliyetlerine açarak, yalnızca çevresel değil, aynı zamanda kültürel, hukuki ve manevi bir tahribatın önünü açma potansiyeline sahip.
Zeytin ağacı, binlerce yıllık tarihiyle insanlığın ortak mirasıdır. Kuraklıkta ve taşlıkta kök salan bu bilge ağaç, sabrın, direncin ve sürekliliğin sembolüdür. Mitolojiden kutsal metinlere, zeytin daima özel bir yere sahip olmuştur.
Yunan mitolojisinde Athena'nın Atina'yı kazanmasında zeytin dalı merkezi bir rol oynar; halk, Poseidon'un gücünü değil, zeytinin bereketini ve bilgeliğini seçer. Roma'da zafer kazanan komutanlara zeytin tacı takılması, gerçek zaferin toprağı fethetmek değil, ona hayat vermek olduğunu simgeler.
Kutsal kitaplarda da zeytinin kutsiyeti vurgulanır. Kur'an-ı Kerim'de Tin Suresi'nin ilk ayetinde zeytine yemin edilir: "Tin'e (incire) ve zeytine andolsun..." (Tin Suresi, 1. ayet). Nur Suresi'nde ise zeytin ağacı, ilahi nurla ilişkilendirilir: "(Allah'ın nuru), mübarek bir ağaçtan çıkan bir yağdan tutuşturulur; zeytin ağacıdır o. Ne doğuya ne batıya aittir..." (Nur Suresi, 35. ayet). Bu kutsal ifadeler, zeytinin sadece ekonomik değil, manevi bir dokunulmazlık alanına sahip olduğunu gösterir. Tevrat'ta, Nuh Tufanı'ndan sonra gönderilen güvercinin gagasında getirdiği zeytin dalı, Allah’ın affını ve hayatın yeniden başlangıcını müjdeler. İncil'de Hz. İsa, Zeytin Dağı'nda dua ederken, zeytin ağacı dua ile eylem, insan ile yaratıcı arasındaki bir eşik görevi görür.
Homeros'un dizelerinde dile gelen zeytin ağacının fısıltısı, onun ölümsüz doğasını özetler: "Herkese aitim, ama kimseye ait değilim. Sen gelmeden önce buradaydım. Sen gittikten sonra da burada olacağım." Bu ifadeler, zeytinin yalnızca bir bitki değil, insanlık hafızasının kökü olduğunu vurgular. Onu kesmek, sadece bir ekosistemi değil, insanlığın doğayla kurduğu kadim ahdi, kültürü, inancı ve belleği de kesmek anlamına gelir.
TBMM'ye sunulan ve komisyondan sessiz sedasız geçirilen bu kanun teklifi, Maden Kanunu ile birlikte Çevre Kanunu, Kamu İhale Kanunu ve Kamu Mali Yönetimi Kanunu gibi birçok temel yasada değişiklik öngörmektedir. Ancak en çok tepki çeken ve kamu vicdanını yaralayan yönü, zeytinlik sahalarının maden faaliyetlerine açılmasına imkan........
© Elips Haber
