menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kutsal mağduriyetler çağında adaletin iflası

12 1
02.04.2025

Haksızlık, kimliğe göre meşrulaştırıldığında; adalet sessizliğe gömülür.

Bir ülkede adalet duygusu, yalnızca belirli kesimlerin acılarına odaklanıyorsa, orada hukuk da, vicdan da tarafsızlığını kaybetmiş demektir. Mağduriyet, zamanla ortak bir insanlık meselesi olmaktan çıkıp, ait olunan kimliğe göre kutsanan ya da küçümsenen bir hale gelirse; hak talebi yerini kimlik savaşına bırakır.

Farklı toplumsal kesimler, yalnızca kendi mağduriyetlerine odaklanıyor; başkalarının uğradığı haksızlıklara ya sessiz kalıyor ya da haklılık arıyor. Oysa hukuksuzluk, muhatabına göre anlam ve değer değiştiremez. Değiştiği an, adı hukuk değil, ayrıcalıktır.

Silivri Cezaevi Duruşma Salonlarında Tanık Olduğum Gerçek

2017 yılında Silivri Cezaevi’nde, avukat olarak takip ettiğim bir duruşma günü, iki yan yana mahkeme salonu bana adalet anlayışımızın çarpıcı bir özetini sundu.

Bir salonda FETÖ üyeliğinden yargılanan bir sanık, “Biz PKK’lı teröristler gibi değiliz!” diye bağırıyordu. Aynı anda diğer salonda PKK davasındaki bir sanık, “Biz FETÖ’cü hainlerden değiliz, biz terörist değiliz!” diyerek kendini savunuyordu.

Her iki tarafın da temel savunması aynıydı: “Biz onlar değiliz.”

Yani suç isnadının içeriğinden çok, karşıt kimliği hedef göstererek kendini aklama çabası… Oysa suç, ideolojiyle değil; delille, hukukla ve hakkaniyetle yargılanmalıdır.

Bu savunmalar yalnızca sanıkların değil, toplumun büyük bir kesiminin zihninde yer etmiş çifte standardın dışavurumuydu.

Ekrem İmamoğlu’na verilen tutuklama kararının ardından düzenlenen protestolarda gözaltına alınan bazı gençlerin polise şu sözleri hafızalara kazındı:

“Bize böyle davranamazsınız, biz terörist değiliz!” Yine sosyal medyada birçok kişi bu gençler terörist değil; böyle muamele yapamazsınız, diyordu.

Bu cümlede yankılanan şey, hukukun üstünlüğü değil;........

© Elips Haber