menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İlahi adalet mi, dünyevi sorumluluk mu?

12 7
11.03.2025

Adalet, insanlık tarihinin en büyük çelişkilerinden biridir: Bir yandan evrensel bir ideal olarak yüceltilirken diğer yandan ise siyasi iktidarların en güçlü manipülasyon araçlarından biri haline getirilir. Platon’un mağara alegorisindeki gibi, adalet ışığına ulaşmak için zincirlerimizi kırmak gerekirken, modern hukuk sistemleri bu zincirleri farklı biçimlerde yeniden üretmektedir. Türkiye özelinde ise adalet arayışı, hukukun üstünlüğü ile siyasi pragmatizm arasında sıkışmış durumda.

İlahi adalet mi, dünyevi sorumluluk mu?

Kur’an’da şu emir verilir: “Adaletli olun; bu takvaya en uygun olandır.” (Maide, 8). Benzer şekilde İncil’de şu öğüt yer alır: “Adalet, merhamet ve sadakati ihmal etmeden yaşayın.” (Matta 23:23). Tevrat’ta ise “Duruşmalarda sırf çoğunluktan korkularak adaletten uzaklaşılmasını men eden Rab, kullarına zenginlerin ve güç sahiplerinin baskılarından dolayı haktan sapacak uygulamalara meyletmemelerini emretmektedir” sözü yer almaktadır (Mısırdan Çıkış-Bölüm 23/ 2-6) . Üç büyük kitaptaki ifadeler, adaletin yalnızca metafizik bir beklenti olmadığının, insana yüklenen bir sorumluluk olduğunun ispatı niteliğindedir. Ancak tarih boyunca iktidarlar, ilahi adaleti dünyevi adaleti ertelemenin bir bahanesi olarak kullanmış, zulme karşı koymayan yahut koyamayan halklar ise Tanrı........

© Elips Haber