menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İklim Kanunu: Ekolojik maskeyle yönlendirilen yeni toplumsal dönüşüm

26 11
08.07.2025

Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından salavatlar eşliğinde kabul edilen İklim Kanunu, kamuoyuna çevreci ve sürdürülebilirlik odaklı bir düzenleme olarak sunulmakta; ancak içeriği incelendiğinde, doğa koruma amacının çok ötesine geçen, ekonomik, sosyal ve bireysel yaşam biçimlerine müdahale edebilecek çok katmanlı bir dönüşüm programı içerdiği anlaşılmaktadır.

Yasa; çevre koruma kisvesi altında, yeni bir kalkınma modeli, merkezi kontrol mekanizmalarının genişletilmesi ve toplumsal örgütlenmenin yeniden kurgulanmasını hedefleyen bir altyapı metni niteliğindedir. Bu nedenle yalnızca teknik düzenlemeler değil, arka plandaki politik ve felsefi yönelimler de dikkatle analiz edilmelidir.

İklim Kanunu’nun en temel sorunlarından biri, hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırı biçimde muğlak ifadeler içermesidir. “Sürdürülebilir kalkınma”, “iklim dostu üretim”, “karbon yoğunluğu yüksek faaliyetler” gibi tanımlar, idareye oldukça geniş bir takdir yetkisi tanımakta ve keyfî idari müdahalelere zemin hazırlayabilecek potansiyele sahiptir.

Hukuk sistemimizde zaten yeterince istismara açık olan “kamu yararı”, “genel ahlak”, “kamu düzeni” gibi soyut kavramlara şimdi bir de çevresel belirsizlikler eklenmiş durumdadır. Bu flu kavramlar yalnızca sanayi kuruluşlarını değil, ilerleyen süreçte bireylerin hak arama yollarını tıkayan idari kararların gerekçelendirilmesinde de kullanılabilir. Kanun; bireylerin ulaşım, enerji tüketimi, seyahat ve........

© Elips Haber