Rabia Naz dosyası ve gazetecilik
Anayasa Mahkemesi’nin, Rabia Naz’ın ölümüyle ilgili kararı, baba Şaban Vatan’ın yedi yıldır süren dirençli mücadelesinin sonucu.
Kimseler ses çıkarmazken soru işaretlerinin yanıtını arayan ve edindiği bilgileri sosyal medya üzerinden yayımlayan Metin Cihan ve her yeni ipucunun peşine düşen, her gelişmeyi haberleştiren muhalif medya olmasaydı bu dosya “İntihar” denip çoktan kapanıp gitmişti.
Hele yargı sistemine ve iktidar medyasına kalsa bu dosya hiç açılmazdı; hiç sorgulanmazdı. Çünkü baba Şaban Vatan, Rabia Naz’a, AKP’li Eynesil Belediye Başkanı’nın yeğeninin kullandığı arabanın çarptığını, AKP İstanbul Milletvekili Nurettin Canikli’nin de devreye girmesiyle kazanın örtbas edildiğini savunuyordu. Nitekim iktidar medyası yıllardır bu konuya kulaklarını kapadı.
Şimdi Anayasa Mahkemesi kararını yayımladı iktidar medyası. Ancak bu kez de ayrıntısına inmeden kabaca kararı yazmakla yetindiler. Dosyayı yeniden açmaya da hiç niyetleri yok.
Zira Anayasa Mahkemesi hem Rabia Naz’ın ölümüyle ilgili soruşturmanın özensiz, ciddiyetsiz yürütüldüğünü ve yaşam hakkının ihlal edildiğini saptıyor; hem de “yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar” görmüyor; 350 bin lira tazminata hükmediyor sadece. Anayasa Mahkemesi de bu ölümün sorumlularının ortaya çıkarılmasını istemiyor, tam tersine dosyayı ilelebet arşive havale ediyor.
İşin bir ucunda iktidar partisi mensupları olunca iktidar medyasının bu hukuksuzluğa gözlerini kapatması maalesef şaşırtıcı olmuyor. Görev, yine eleştirel ve bağımsız gazeteciliğe düşüyor. Rabia Naz dosyasının yeniden açılmasını sağlamak için çaba harcamalı, adalet yerine gelene değin peşini bırakmamalıyız.
Altı satırlık bir açıklama nasıl olur da bu kadar yanlış anlaşılırve yanlış aktarılır; anlamadım. Milli Savunma Bakanlığı “kaynakları”nın açıklamasıyla ilgili şu başlıklara bir bakınlütfen:
“MSB: Üst arama iddiası kasıtlı” (Türkiye/ TGRT Haber), “5 gün sonra ‘yapay zekâ’ dediler (Gazete Pencere), “MSB’den üstleri aranan asker görüntülerine ilişkin açıklama(Ekonomim), “MSB skandal görüntüler hakkında 5 gün sonra açıklama yaptı (Halk TV), MSB'den 'Yapay Zekâ' savunması: Anıtkabir'de askerlerin üstleri arandı mı? (Gerçek Gündem).
Bunlar birkaç örnek. Hepsini alamadım, onlarca sitede “…aranma iddiasına yalanlama” başlıkları da yer alıyor. Oysa MSB açıklaması çok farklı:
“Anıtkabir'de, 30 Ağustos Zafer Bayramı münasebetiyle düzenlenen törende yapay zekâ ürünü fotoğraflarla generallerin arandığı, törene katılmak üzere aileleriyle birlikte gelen askeri personelin içeri alınmadığı iddialarının ve 2019 yılında bir televizyon kanalında yayımlanmasının ardından Bakanlığımız ve şahsi olarak general/amirallerimiz tarafından derhal suç duyurusunda bulunulan ve dava süreci devam eden görüntülerin tekrar dolaşıma sokulması, Türk Silahlı Kuvvetlerimize yönelik itibarsızlaştırma ve sistematik dezenformasyon çabasıdır.”
Görüldüğü gibi, açıklamada askerlerin üstlerinin Anıtkabir girişinde aranması görüntüsüne dair tek sözcük yok. Çünkü ANKA Haber Ajansı’nın o sabah Anıtkabir önünden çektiği görüntü gerçek. O yüzden de en doğrusu “Polisin generali arama fotoğrafı gerçek değil” başlığıydı.
MSB, görüntüyü değil, Anıtkabir avlusunda bir polisin bir generali araması fotoğrafını yalanlıyor. Maalesef yapay zekâürünü olduğu besbelli bu fotoğrafı bazı........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon