Palantir diye bir bela kapımızda!
Derdim çoktur hangisine yanayım. Dünya, bölge, hepsi fokur fokur kaynıyor. Bu kör gidişin sonu belli ama kimse bir şey yapmıyor, yapamıyor. Son pişmanlığın fayda vermeyeceği bir akibete doğru sürükleniyoruz. Tüm dünyada o geleneksel dini yapılar çöküyor. Ahlak da öyle Adalet de. Siyaset ve bürokrasi, Akademi ve sivil toplum çözüm üretemiyor. Piyasalar Mafia’ya teslim oldu. Yargının bile borsası var. Şair’in dediği gibi “Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa”!.. Her yer VIP ve CIP dolu ama aynı zamanda bir Kaht-ı Rical dönemi yaşıyoruz. Fuhuş, uyuşturucu almış başına gidiyor. Aileler dağılıyor, gençlik kaybediliyor.
Poetika ile Politika arasında bir bağ kuracak olursak, Necip Fazılın o “Destan”sı şiirine bir göz atmak gerek: “Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak! / Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak: / Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden, / Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden”. Öyle değil mi bugün “Bir kitap sarayının bin dolusu iskambil; / Barajlar yıkan şarap, sebil üstüne sebil!” Bu Simpson’ların kehaneti değil, yaşadığımız gerçek.. “Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul; / Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul. / Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;” Ama biz yaparız, yapıyoruz işte. Sonuç şu: siyaset kavas, ilim köle, sanat ihtilâç; / Serbest, verem ve sıtma; mahpus, gümrükte ilâç”. Hani “Kenar-ı Diclede bir kurt aşırsa bir koyunu / Gelir adli ilahi sorar Ömer’den onu” diyen akıl nerede, neden o akıl, Dicle – Fırat kenarındaki kardeş katli’ne çözüm bulamaz. Neden Gazze’de bütün bunlar yaşanırken İslam dünyasının yöneticileri kafalarını kuma sokaklar? Çözümsüzlüğü çözüm zannedenlere şairin çözümü şöyle: “ağlayın su yükselsin, belki kurtulur gemi!”
Birilerinin. Ne Atom bombası umurunda, ne de bugün Gazze’de yaşananlar, yarın Kudüs’te, bir adım sonrasında kendi kapısında kopacak kızılca kıyamet umurunda. Kafalara kirada, insanları liderlerinden, partilerinden, örgütlerinden, şeyhlerinden meded umuyorlar.
Dün CoVID’i, mRNA’yı anlatamadık bu insanlara, bugün Şap aşısı ile öldürülen hayvanlarla ilgili oynanan oyunu anlatamıyoruz. Chemtrails’i anlatabiliyor muyuz, ya da İklim yalanını, Hava, su, toprak üzerinde oynanan oyunları anlatabiliyor muyuz? Kenevir neden bugün hayati önem taşıyor anlatabiliyor muyuz, anlatsanız dinleyen mi var mı? Gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, Kalpleri var hissetmiyorlar. Bilmediklerini de bilmiyorlar. Aslında bu kalabalıklar kaçtıklarını sandıkları şey’e, akibet’e doğru koşuyorlar.
Teknoloji ürettikleri sanıyor birileri, artık bu sistemlerin tümü 5G, Cep telefonları, Wifi’ler, akıllı ev santralleri, akıllı otomobiller, otonom sistemler üzerinden izleniyor, sadece izlenmiyor, onlar üzerinden patlatılabilir de. NanoChip ile üretilen ve Kuantum işletim sistemine sahip bilgisayarlar, yapay zeka, Nesnelerarası iletişim Network’ü, Starlink entegrasyonu ile nerede olursanız olun, havada, karada, denizde sisteminin kitlenebilir ve patlatılabilir. Ormanlarınızı yakabilirler, yakıyorlar zaten, Evlerinizi iş yerlerinizi, otomobillerinizi çalışamaz hale getirebilirler ya da patlatabilirler. Bulutlarınızı çalabilirler ya da sağabilirler, Haşerat ve yabani hayvanların, balıkların ve kuşların hareketini yönlendirebilirler.
Göz göre göre sığırları öldürüyorlar, sentetik et, böcek eti için akademik çalışmalar, bürokratik işlemler, helal sertifikaları, imalat altyapısı ve market altyapısı örgütleniyor.
Buyurun size yeni bir bela daha. CIA ve Pentagon yeni bir proje için son hazırlıkları........
© Elips Haber
