İhracatı artırmak için daha çok yerli katkı gerekiyor
Trump 2.0 dönemi, dünya gündeminin merkezine gümrük vergilerini tekrar getiriyor. Bu süreç, gümrük vergilerinin sadece bir finansal araç olmadığını, aynı zamanda yerli üreticiyi de destekleyen bir teşvik unsuru olduğunu gösteriyor. Bu bakış açısıyla başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ihracatta koruma duvarlarını örüyor. ABD ticaret açığını kapama düşüncesiyle hareket ederken, açık verdiği büyüklüğe göre dost ve tehdit ülke kavramları da öne çıkıyor. ABD tarafından dost ülke menşeli ürünlere bu ek vergiler ya hiç uygulanmıyor ya da oranında tatbik ediliyor; diğer yandan tehdit görülen ülkelere ise yüksek oranda gümrük vergileri uygulanıyor. Bu durum da bize menşe kavramlarını bir kez daha hatırlatıyor.
Trump 2.0 döneminin aşamalarını kısaca hatırlamak gerekirse; öncelikle son 3 ayda toz bulutu içinde birçok yeni düzenleme oldu. Bugün geldiğimiz noktada ticaret açığına dayalı tatbik edilmesi beklenen yüksek gümrük vergileri ertelendi. Çin dışında tüm ülkelere standart oranında gümrük vergisi tatbik ediliyor. Çin menşeli ürünler özelinde ise şu an 5 oranında gümrük vergisi uygulanıyor. Bunun istisnası olarak, Çin’den yapılan yarı iletken cinsi ürünler için tatbik edilen oranında gümrük vergisi söz konusu. Bunun dışında, otomobil (Kanada ve Meksika menşeliler hariç), çelik ve alüminyum için tüm ülkelere % oranında ek vergi uygulanıyor. Bu noktada Çin dışında neredeyse tüm ülkelere oranında gümrük vergisi tatbik edildiğini söyleyebiliriz. Bu oranların da müzakereye bağlı olarak değişebileceği ifade ediliyor.
Tercihli olmayan menşe neden önemli?
Menşe, en genel haliyle eşyanın ekonomik milliyeti olarak tanımlanır. Eşyanın menşeini belirlemek; ürünün tamamen elde edildiği sektöre göre, örneğin maden ve tarım sektörlerinde göreceli olarak daha........
© Ekonomim
