Kriz biriktirmeye devam
24 Ocak ile 25 Şubat arasında yani bir ayda Döviz Cinsinden Mevduattaki artış 8 milyar 858 milyon dolara ulaştı. Velhasıl parası olanlar yine TL’den kaçmaya başladı.
Türkiye dünyadaki gelişmelerden fazlası ile etkilenmekte. Bu da doğal. Çünkü ülkemiz hem dünyanın en büyük 20 ekonomisi içinde hem de Ortadoğu’nun çatışma bölgesinin göbeğinde yer almakta, bu da yetmezmiş gibi taraf durumunda.
Mevcut iktisadi gerçekleşmeler hükümetin 2023 seçimler sonrasında uyguladığı ekonomi programının istenilen sonuçları sağlamayacağını göstermekte. Nitekim geçen hafta açıklanan büyüme ve bu hafta açıklanan enflasyon verisi bu saptamamızı güçlendirmekte.
Türkiye ekonomisi büyümeye devam etmekte. Ancak büyümenin motoru inşaat ve finans sektörü. Tarım sektörü ve imalat sanayinin GSYH içinde aldığı pay düşmeye devam etmekte. Nitekim tarım sektörünün GSYH’den aldığı pay 2022’de %6,5, 2023’te %6,2 iken bu oran 2024’te %5,6’ya geriledi. İmalat sanayinin payı aynı yıllarda sırasıyla yüzde 22,1, 19,5 ve 17,1 oldu. Buna karşılık inşaat sektörünün payı yine sırasıyla yüzde 4,9, 5,5 ve 5,9 düzeyinde gerçekleşti. Gayrimenkul sektörünün payı da aynı yıllarda GSYH ’de yüzde 3,7, 3,9 ve 5,1’e kadar yükseldi. Türkiye ekonomisi bu yıllarda adeta müteahhitlerce yönetildi. Bu olgu aslında bu yıllara özgü değil. Uzun dönemdir ekonomiyi yönetenler tercihlerini bu sektörden yana kullandılar.
Bu yazıda büyüme üzerine yapacağım ikinci ve son saptama bölüşüm üzerine. Açıklanan verilere göre Kişi Başına GSYH 15.463 dolar. Bu dört kişilik hane halkı için 61.852 dolar demek yani 2 milyon 258 bin TL. Asgari ücretin 22.000 TL, emekli maaşlarının 14.500 TL’de yığıldığı bir ülkede hangi aile bu gelire........
© Ekonomim
