menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yapay zekâ köylülüğü

31 0
06.05.2024

Yapay zekâ ile ilgili tartışmalar ile ilgili tartışmalar bana köylülükten kurtulamadığımızı düşündürüyor. Şehir ölçeğine ulaşmayı pozitif görüyorum ama kasaba düzeyinde kalıp anomali içinde sorun üretme ihtimali çok sıkıntılı. Bunu aşmak için doğru soruları sormalıyız.

Yapay zekâ ile ilgili tartışmalar bana köylülükten kurtulamadığımızı düşündürüyor. Ne her şeyin standartlara dayandığı şehir kadar büyük ne herkesin birbirini tanımlamasına dayanan naif ilişkilerin hüküm sürdüğü köy kadar küçük olan köy gibi olan kasaba koşullarına oturma ihtimali ise beni korkutuyor.

Bu korkumun geçerli nedenleri var. Yapay zekâ konusundaki tartışmalar insan düzeyini aşabilmiş değil. Önce yapay zekânın verilerimize erişmesinden korktuk; sonra bias yani herkese eşit davranmama tartışmaları başladı ve şimdi de yapay zekâyı eğitmek için kullanılan enerjinin dünya için yarattığı riski konuşuyoruz. Bir konuyla ilgili tehditleri ve riskleri bu kadar derinlemesine ele almak ağırlıkla mühendislere yüklenen bir yaklaşım olsa da aslında bu köylülüktür. Bu yaklaşım şehirlere “ağabey boşver ya şimdi kim uğraşacak; zaten oradan bir şey çıkmaz” ifadesinde anlamını bulan bir şekilde taşınmış durumda. İşin mizahı ise, “Boş ver Mustafa Kemal ya, ne uğraşıyorsun ülkeyi kurtaracağım diye” şeklinde yapılmıştı.

3 Mayıs Cuma sabahı, uzun süreden beri ilk olarak sabahın altısında kalkıp 8:30’da kahvaltıda yapay zekâ üzerine hasbıhal etmek amacıyla Halil Aksu ile buluşmak üzere Galata’ya gittim. Bizim mahalleden onun mahalleye yaptığım yolculuk sırasında Bluetooth kulaklıklarımı takıp müzik dinledim.

Bu arada YouTube karşıma Fatih Altaylı ile Ayşegül İldeniz’in söyleşisinin bir bölümünü Reels videosu olarak karşıma çıkardı. Bölüm, Altaylı’nın yapay zekâyı eğitmek için gereken işlemci gücünün tükettiği elektriğin dünyamızı felakete sürüklediği ile ilgili yorumunu ve İldeniz’in silikon bazlı teknolojilerle ilgili böyle bir sorunun olduğuna ilişkin giriş cümlesini kapsıyordu. Reels videosu, videoyu izlemeye başlamak için muazzam bir motivasyon yaratıyordu ama yapmadım.

Bunun nedenini Cahit Arf DNA’sı ile açıklayabilirim. İTÜ’nün ordinasryüs profesör hocası ile ilgili şöyle bir anekdot anlatılmıştı: Bir akademisyen bir konuyu anlatmak için tahtaya kalkıyor ve daha giriş cümlesinde Arf onu “Sen anlamamışsın, ben anlatayım” diye yerine oturtuyor.

İTÜ’nün bana kazandırdığı bu DNA nedeniyle videoyu izlemedim. Genç olsam ve önümde sınırsız zaman olduğunu düşünsem izlerdim ama bana başlangıç noktası yanlış göründü ve o topa girmedim. Ama “Arayı çok açtık, görüşmeyeli nasılsın?” faslının ardından Aksu’ya bu videodan bahsederek sohbete girdim. Aksu, “Beş megabaytlık bir ekle birlikte 50 kişiye gönderilen bir e-postanın gönderilmesi için ne kadar enerji harcandığını biliyor musun?” diye sordu. Daha birçok şey konuştuk ama en çarpıcı olan bölüm bu başlangıç noktamızdı.

Neden? Çünkü enerji ile ilgili önemli nokta, enerji kullanma kapasitesinin kullandıkça artırılmasıdır. Enerji, sindirim sistemindeki süreçlerle elde edilir ama hücrelerde yakılarak vücudun belirli işlevleri yerine getirmesi sağlanır. Bu işlevlere odaklanmak yerine enerji dengesine odaklanmak bizi çevre dostu gibi gösterse de aslında hedeflerimizden ve doğrulardan uzaklaşma noktasına götürür. Önemli olan vücudun sağlıklı........

© Ekonomim


Get it on Google Play