Medyada yapay zekâ
Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi’nin (TRAI) sekizinci mayıs çalıştayında medyada yapay zekâyı uygulama metodolojisi geliştirme fırsatı buldum.
Halil Aksu, yıllar önce Türkiye Yapay Zeka İnisyatifi’nin (TRAI) çalıştaylarını başlatırken haber verip davet etmişti. Bu yıl sekizincisi yapılırken artık o kadar kalabalık bir iş ağı ortaya çıktı ki, profesyonel çalışan organlar oluşmuş durumda. Aksu’nun Linkedin profilinde de artık TRAI değil, yeni gözdesi Digitopia vurgulanıyor.
Bu yıl sekizincisi gerçekleşen TRAI çalıştayına davet önce e-posta ile geldi:
“Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi (TRAI) olarak, her yıl mayıs ayında ülkemizin yapay zeka ekosistem paydaşlarıyla bir araya gelerek yapay zekanın hukuk, çevre, ekonomik, teknoloji ve sosyal etkilerini TRAI Geleneksel Mayıs Çalıştayında ele alıyoruz.
Yapay zekanın Türkiye'deki ekosistemine yön veren özel sektör temsilcileri, teknoloji şirketleri yetkilileri, girişimciler ve akademisyenlerin katılımıyla 10 Mayıs 2025, cumartesi günü Kemer Country Orman Evi’nde bir araya geleceğimiz TRAI 8. Geleneksel Mayıs Çalıştayı’nda sizi de katılımcı olarak aramızda görmekten mutluluk duyarız.”
Tabii, herkes bayramdan önce bir etkinlik yapma yemini ettiği için Evliya Çelebi’ye dönüşmüş haldeyken hemen “katılıyorum” yanıtını veremediğim için WhatsApp mesajı aldım. WhatsApp mesajı daha üst düzey nezaket gerektirdiği için hemen olumlu yanıtımı verdim. Servis kullanıp kullanmayacağımı soran yeni bir mesaj aldım. Her sene toplantıya birlikte gittiğimiz BThaber Genel Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi’ye telefon ettim. Onun programı da net değildi. “Servis kullanıyorum” mesajı attım. Sonra Ayhan’ın gideceği belli olunca servisi iptal ettim.
10 Mayıs sabahı, Kadıköy’den motora binince Ayhan’ı telefonla aradım. Varış saatini ve buluşma noktasını teyit edip buluştuk ve çalıştaya birlikte gittik. Her sene Göktürk’ten mi yoksa iki Kemerburgaz girişinden birinden mi gireceğimizi karıştırdığımız için ben navigasyon açtım ve yolda co-pilotluk yaptım. Sonra da “bunların hangisini yapay zekâ ile yapamazdık” diye düşündüm. Hemen hemen hiçbir şey yoktu. Üstelik gelecekte ben fiziksel olarak katılamasam bile yapay zekâ destekli fiziksel robot ikizim benim yokluğumu fark ettirmeyecek şekilde bu ortamlarda bulunabilecek. İnsanlar öldükten sonra bile geride kalanlarla etkileşimi sağlamak mümkün olacak, diye konuşuyoruz.
Ancak bir an için bütün bunları kenara bırakırsak, gerçek hayatın zaten size anlatmadığım bir ikizi olduğunu söyleyebilirim. Kadıköy’de deniz motoruna yetişmek, bunun için kulaklıkla müzik dinlemeyi erteleyip hızla yürümeye öncelik vermek, otomobilin içinde yolculuk ederken günün anlam ve önemi ile hiçbir bağlantısı olmayan sohbetimiz, anılarımız vb. haber değeri taşımayan ancak bizim üzerimizde izler bırakan asıl unsurlar oldu. Bunların haber değeri yok ama gelecekte bazı konularda karar verirken bunların etkisinde kalacağız.
Yapay zekânın gelecek bir yılını öngörmemizi sağlayan çalıştayda ve öncesinde yaşadığım ve elde ettiğim deneyimin böyle ikili bir yapısı var. İstihdama odaklanan çalışma grubunda olduğumu bile bilmeyen biri olarak intikal ettiğim olay yerinde medyadan masanın tek üyesi olarak anlattıklarıa ben de inanamadım. Bunları sizinle paylaşmak istiyorum.
Her sene hedefleri doğrultusunda daha iyi organize olduğuna tanıklık ettiğim çalıştayda bu sene çok daha iyi bir anket çalışması ile masada yer alanların ve şirketlerin profillenmesi sağlanırken medyanın sektör olarak iyi tanınmadığını bir kez daha gördüm. Masadaki çalışma arkadaşlarımızın merak ettiği ilk konu,her zaman olduğu gibi “yapay zekâ sizin yerinize yazar mı” eksenli oldu. Bu sorunun, yapay zekânın işimizi elimizden almasından benim yapay zekâyı çalıştırıp yan gelip yatmama kadar merak edilen birçok boyutu olduğunu daha önceki sohbetlerle birlikte oluşan veritabanımdan biliyorum. Ben hâlâ kendi yazılarımı yazmayı –Pazar sabahı pek eğlenceli olmamaya başlasa da- sürdürüyorum. Yapay zekânın bu işi yapabilmesi benim için daha iyi olabilir ancak ben multidisipliner biri olduğum için bunu çok fazla yapabileceğini sanmıyorum. Ne demek istediğimi birazdan anlayacaksınız.
Ancak medya ya da daha spesifik olarak basını ele alırsak bu bir yazma işi değildir ama yazma tarafında da bilinmeyen bir boyutu vardır. Örneğin benim 1990’ların ikinci yarısında Finansal Forum gazetesinde........
© Ekonomim
