Masallar, romanlar ve yapay zekâ
Herkesin işinin “anlatı oluşturmak” olduğu bir dönemde, haftaya bir masal analizi ile başlamak dünyayı daha iyi anlamamızı sağlayabilir.
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, kalbur saman içinde, develer top oynarken, eski hamam içinde… Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken… Bunları duyduysanız mesele yok, duymadıysanız bunları size anlatacak zamanım yok. Her ne kadar masal anlatmak ya da masal analizi desem de her masalda olduğu gibi işimiz gerçeklerle…
Pazar sabahı tam ben yazıyı yazmaya başladığım anda masal yazmanın daha anlamlı olacağını gösteren gelişmeler oldu. Cep telefonumun ışığı yandı ve ABD Başkanı Donald Trump’ın attığı X karşımda belirdi. Trump, benim çevirimle “Fordow (Fordo), Natanz ve Esfahan’ı (İsfahan) kapsamak üzere İran’daki üç Nükleer yerleşkeye çok başarılı saldırımızı tamamladık. Şu anda tüm uçaklar İran hava sahasının dışında. . Asıl yerleşke olan Fordow’a bütün bomba yükü bırakıldı. Bütün uçaklar güvenli bir biçimde evlerine doğru yoldalar. Muhteşem Amerikalı Savaşçılarımıza tebrikler. Dünya üzerinde bunu yapabilecek ikinci bir askeriye yok. ŞİMDİ BARIŞIN ZAMANI GELDİ! Bu konuya ilginiz için teşekkürler.”
Trump’ın masalı, Haçlı Seferi’nden dönen Aslan Yürekli Rişar’ın (Richard the Lionheart) esaretten dönüp ülkesinde tacı bıraktığı kardeşini iktidardan indirmesine benziyor. Ülkeye adalet geliyor. İşin ilginç yanı bu masalın asıl kahramanı olan Robin Hood’un aslında krala bağlı olanları “yağmalayan bir hırsız” olması. Kendisine daha önce haksızlık yapılması, ormanın içinde yerleşik bir çete (ya da sempati duyuyorsanız gerilla kuvveti diyebilirsiniz) ile kralı pasifize ettiği gerçeğini değiştirmiyor. Sonra kral dönüyor ve Robin Hood dahil herkes bu sisteme entegre oluyor. Ve sonsuza kadar mutlu yaşıyorlar.
Bu sonsuza kadar mutlu yaşama konusu, masallar ve dinlerde çok yoğun bir biçimde görülen bir temayı oluşturuyor. Cennet/cehennem inancı bu tür kurguları yapmak için muhteşem bir zemin oluşturuyor. Trump, bu tür bir konuda ayrıcalıklı bir pozisyonda yer alabilmek için bütün savaşları bitirip insanlığı sonsuza dek mutlu yaşatan lider olmayı istiyor. Bunun için de karşısında düşman olarak gördüğü her şeyi ortadan kaldırmadan durmayacağı aşikâr.
Sinema tarihine bakarsak, bunun örneklerinden biri, yakın dönemde çekilen Gangs of New York’tur (New York Çeteleri). Ebedi saadet ABD donamasının önce New York’u bombalayıp ardından deniz piyadeleri ile ele geçirmesiyle sonuçlanır. Gerçek bir hikâyeden gevşek bir şekilde uyarlanan filmde yeni rejimin övülebilmesi için eskinin tamamen ortadan kaldırılması gerekiyor.
Tamamlayıcı bir örnek olarak, tiyatrodan Tarla Kuşuydu Juliet oyununu anmak isterim. Romeo ve Juliet’in hayatta kalması durumunda nasıl bir yaşamları olacağını anlatan oyun, bizim toplumun sıradan ailevi sorunlarıyla örülü bulunuyor. Ephraim Kishon’un yazdığı oyun, mutlu gelecek yaratmak için eskinin ölmesi gerektiğinin esprili bir anlatımını oluşturuyor.
Bunların alternatif gerçekliğini ortaya koyan kişi ise, William Shakespeare oluyor. Shakespeare’in Danimarka saray ve krallarını içeren oyunlarındaki gerçeklik, Katolik din adamlarının soyluları savaşa gönderdikten sonra geride bıraktıkları saraylarını ve eşlerini Danimarka asillerine “emanet etmesini” hikâye eder. İkili bir kazanç sistemi söz konusudur. Stephen R. Lawhead’in Demir Mızrak adlı romanı bu gerçekliği daha sistematik bir biçimde ortaya koyar.
Bunları bilince Trump’ın “başka hiçbir ordunun gerçekleştiremeyeceğini” söyleyerek kendisini övdüğü saldırının ardından büyük harflerle “ŞİMDİ BARIŞIN ZAMANI GELDİ! “ diye yazmasını başka türlü değerlendirmek mümkün.
Masallar ile hikâyeleri anlamak
Bütün bu gerçek ve kurgu yapıtlar, hayatı anlamamıza yardımcı olurken belirli bir dönem ara verilerek gerçekleştirilen hareketleri anlamakta yine yetersiz kalıyoruz. Radyocu bir arkadaşım, dört saatlik müzik paketleri hazırladıklarını ve bu paketi sürekli........
© Ekonomim
