menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kanseri keşfederek yenmek

11 0
18.08.2025

Kanser araştırmaları, hem COVID döneminde hem de günümüzde en önemli teknolojik gelişim alanı oldu. Bunu deprem araştırmaları dahil her alan için bir baza çevirebiliriz.

Kanserin ilgi çekici bir mekanizması var. Bir defasında, kanser hücrelerini vücudumuzun ürettiğini ve sonra bunları yok ettiğini dinlemiştim. Serbest radikallere ve antioksidanlara dayalı bir hikâye var. Dışarıdan alınan etkinin hücreleri değiştirmesi ve kanserin böylece oluşmasına ilişkin hikâyeler var. Benim en sevdiğim hikâye bu çünkü mantardan zehirlenme konusuyla paralellik kurabiliyorum. Zaman zaman köylerdeki insanların yedikleri mantardan zehirlendiği haberi gazetelerde yer alırdı. Normal habercilik hemen “mantardan zehirlenmemek için neler yapmalı?” dosyalarına gidiyor ve kültür mantarı yenmesi tavsiyesinde bulunmaya başlıyordu. Sonra bir gün bir yayında, onlarca yıldır aynı mantarı yiyen bölge insanlarının aynı mantardan zehirlenmesinde bir gariplik olduğu yazıldı. Arkasından araştırdılar, hava, toprak ve sudaki değişimden kaynaklandığını ve bundan en hızlı etkilenen canlı olan mantarların yaşamak için gerekli olan maddeleri bünyelerine çekerken zehirli hale geldiklerini yazdılar. Ortamda kolayca biten mantar, ortamına adapte olmadaki yüksek gücü –gelişmiş adaptasyon yeteneğinin- yan etkisi olarak ortamdaki her türlü zararlı maddeyi de bünyesine çekerek zehirli hale geliyordu. Dış etki ile hücrenin kanser hücresine dönüşmesi ve vücut için zararlı hale gelmesi hikâyesi bu nedenle bana en anlaşılır gelendir. Bir şey bildiğimden değil; sadece ön yargı.

Buradan şu soruya geçmek gerektiğini düşünüyorum: kanser hücreleri ıslah edilebilir mi yoksa onlar da sürekli kendilerini çoğaltmaya ve güçlendirmeye dayanan bir genetik şifre ile mi hareket ederler? Bu soruyu deprem tartışmalarından yola çıkarak soruyorum. Eskiden bir yerde deprem olunca oradaki stresin azaldığını ve bir daha deprem olmayacağını düşünürdük ancak daha sonra belirli bölgelerin sürekli deprem oluşturduğunu öğrendik. Kıtaların hareketine bağlı olarak yeryüzü plakalarının birbirini sıkıştırması, belirli bölgelerde gerilim oluşmasına ve bunun akıma dönüşmesine neden olabiliyor. Oralar sürekli deprem oluşturuyor. Şener Üşümezsoy’un kayaların maruz kaldıkları basınç yönünü ve büyüklüğünü analiz ederek daha doğru sonuçlara ulaşması, statiği değil, mekaniği incelemeye dayanan yaklaşımın daha yerinde olduğunu gösteriyor. Buradan bir ıslah olasılığının düşük olduğu sonucuna varıyorum çünkü doğanın kurallarına uygun olan ve dünya üzerindeki harekete bağlı olarak doğal süreçte gelişenin bu deprem potansiyeli olması.

Bu kadar laf salatasının nedeni, COVID döneminde buna neden olan virüsle mücadele ederken oluşan muazzam miktarda verinin şu anda kanser aşılarının geliştirilmesi konusunda sağlam bir taban oluşturması. COVID, dünya çapında bir test ortamı yaratırken buradan elde edilen veri ile uzunca bir süredir geliştirilen kanser aşıları, pankreas ve karaciğer gibi kanserlerden başlayarak kritik alanlarda test edildi ve pozitif sonuçlar verdi. Şu anda veriye dayanan daha gelişmiş aşı örneklerinin geliştirildiği haberleri bir birini takip ediyor. Özellikle mRNA aşılarının insanların dinamik yapılarını belirleyen RNA’nın verdiği tepkileri belirleme konusunda elde etmemizi sağladığı verinin bu konuda çığır açıcı olacağını düşünüyorum. Çünkü bunlar işin canlı organizmalardaki mekaniği hakkında veri birikimi elde etmemizi sağladı.

Dolayısıyla bugün gördüğümüz haberler şaşırtıcı değil. Öncelikle kişiye özel akıllı kanser aşısı arayışları ile başlayan yolculukta bugün evrensel kanser aşısını konuşuyoruz. Aslında hem hızlı gelişen kanserlere karşı aşı geliştirme çabası hem de evrensel kanser aşısı arayışlarının atbaşı gittiğini görüyoruz. Ya da çocukluğumuzdaki karma aşı ve çiçek aşısı ayrımı gibi bir şeyden bahsedebiliriz. Farklı kanser türlerine karşı geniş çapta etkili olabilecek tek tip bir aşı anlamına gelen evrensel kanser aşısı, aslında bir aşı değil, hastalara uygulanan bir iğne ama biz “vaccine” sözcüğünü aşı olarak çevirdiğimiz için aşı diyoruz. Bu da bizim bulunduğumuz noktaya işaret ediyor. Tedavi etme konusunda, ilaçların pahalı olması nedeniyle ya da kurtarma niyeti olmadığı için insan hayatını feda etme yönünde aldığımız kararlar da düzeyimizi gösteren bir diğer boyutu oluşturuyor.

Ancak bütün bunları bir........

© Ekonomim