menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İTÜ ARI Teknokent’le Samsun’a çıkmak lazım

62 11
20.05.2024

Bu yazıyı Mustafa Kemal Paşa ve maiyetinin Samsun’a çıkmasının 105 sene sonrasında yazarken önemli olduğunu düşündüğüm birkaç noktaya temas etmek istiyorum. Bu noktaların buluştuğu yer, etki yaratmak. Etki yaratmak ise, fark edilen bir konu ile ilgili bilim, teknoloji ve sanatı yaratmayı beraberinde getiriyor.

En son, İş Bankası sponsor olup da İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) liderliğinde Arktika’ya keşif gezisi düzenlendiğinde umutlanmıştım, bunun çizgi romanını yaparlar diye. Çocukların hala çizgi romanlara ilgisi var mı bilmiyorum ama bu yolculuğun çizgi roman, çizgi film ya da animasyonunun yapılması, öğrenilenlerin anlaşılır kılınması ve hafızaya kazınması için gerekliydi. Takip ettiğim kadarıyla yapılmadı.

Bu tür üretimleri yapmayı başarmak, ülkelerin yaptıklarından elde ettiklerinin toplumsal belleğe yazılması açısından önem taşıyor. Bunu yapamayan toplumların bireyleri neye neden sahip olduklarını anlamayıp sahip olduklarını da riske atıyorlar. Aksi durumda ise, varlık nedeninizle ilgili bir fikre sahip oluyorsunuz.

Benim okuduğum okullardan Kadıköy Anadolu Lisesi’nin simgesi martıdır ve bizim zihnimizde Richard Bach’ın Jonathan Livingston Seagull ya da Türkçe çevirisindeki adıyla Martı adlı eseri ile yerleşmiştir. Sıradan bir hayat süren diğer martıların aksine Jonathan Livingston zamanını rüzgârları keşfetme çabasıyla geçirir ve bugün hava akımları ile yükselen martıların kültürünü yaratır. Ortaokul’da derste okuduğumuz bu kitap bir kimlik oluşturduğu için çizgi roman tarzı bir ürün üzerinde duruyorum. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) okurken simgemiz olan arı ile ilgili böyle bir anım yok.

Ancak üniversiteden mezun olmamdan 10 yıl kadar sonra 2005’te İTÜ ARI Teknokent’teki Mynet’in bünyesinde bir startup kurarken oluşmuş bir hikâyem var. Ben dahil üç kişilik bir ekiple kurduğumuz Teknolatte.com, birkaç ay içinde referans noktası haline geldi. Bunu yapmamızı sağlayan belirli bir ihtiyacı keşfedip ona göre bir model kurgulamamız oldu.

İnsanlar elektronik cihazları seçmek için bir kaynağa ihtiyaç duyuyordu; ben bunun farklı boyutlarda modellendiği bir sistem kurdum. Kategori dizilerimizden biri; evde, işte, yolda ve okula sekmelerinden oluşan kullanım yeri sınıflamasıydı ve o zaman için ihtiyacı karşılıyordu. Bir diğeri, kadın, erkek ve çocuk şeklindeydi. Bu kategori dizisi ise, biri hediye olarak ya da ihtiyaç gidermek üzere bir diğeri için ürün alırken ortaya çıkan ihtiyacı karşılıyordu. İnsanlara ihtiyaçlarını karşılamaları için bir kaynak sunuyorduk ve bu tuttu. Üstelik bütün bu ayrıntılandırmaları ve listelemeyi tek bir yere girdiğimiz içeriği, diğer sekmelere linkleyerek yapıyorduk.

Mynet’te o dönemde biz, Mynet Haber ekibi ile birlikte içerik üreten ekip olarak Ar-Ge personeli kabul edilmiyorduk. Zaten iş konuşurken de ana soru “günde kaç haber girersiniz” oluyordu. Ancak biz orada içerik yönetimini değiştiriyorduk. Kopyalayarak bir işbirliği için platform yaratmamız istenen uluslararası bir devi kopyalamak yerine kendi yolumuzu çizerek üst segmentte planlanmayan bir trafik almayı başardık.

Düşünsel inovasyon ile yerel koşullarda hız yaratmak mümkün

Bunu yaparken de yine inovatif bir yöntemle hız yarattık. Teknik servis benim tasarladığım portal altyapısını kurmak için testler ile birlikte dokuz ay gerektiğini söylerken ben Mynet portalinde ilgi görmeyen bir sekmenin bize tahsis edilmesini ve portal hazırlanana kadar öyle........

© Ekonomim


Get it on Google Play