İnovasyon nedir, neyle yapılır?
Biz inovasyonu hep teknoloji ile bağlamaya çalışıyoruz ama bu doğru bir yaklaşım olmayabilir. İnovasyon, sorun çözüp değer yaratmak demektir.
Associated Press (AP) 20 Mayıs tarihli bülteninde ilgi çekici bir haber geçti. Ajansın Cleveland mahreçli haberinde ABD’de yapraklara saldıran bir bitki zararlısı olan benekli fener sineğine (lanternfly) karşı köpekleri kullandığı belirtiliyor. Çin ve Vietnam kökenli olan bu zararlıya karşı kullanılan köpekler, çatlamasından önce yumurtaları tespit ederek böceklerin yayılma hızını düşürmeye yardımcı oluyor.
Haberde ilginç detaylar bulunuyor. Nisan ayının başında Metroparks hayvanat bahçesinde saatler içinde 1.100 yumurta kütlesinin keşfeden köpeklerin şimdiye kadar keşfettiği toplam yumurta kütlesi sayısı 4 bine ulaşmış durumda. Her birinden 30 ila 50 yumurta bulunan bu kütlelerin keşfi, 200 bin böceğin etkisinin engellenmesi anlamına geliyor. Asmaları, meyve ağaçlarını, şerbetçiotunu ve sert kabuklu ağaçları hedef alan bu kanatlı zararlıların ağaçların, parklardaki bankların, peyzajdaki mıcırın ve köprü ayaklarında bulunan yumurta kütlelerinin imhasının sonraki üreme çevrimlerine etkisi düşünüldüğünde etkinin muazzamlığı ortaya çıkıyor.
AP’nin haberinde, benim yapmak istediğim inovasyon tartışması ile ilgili önemli ayrıntı, herhangi bir köpeğin bu işi yapamayacağı ve eğitilen köpeklerin bu işi yapmaya yeterli olduğunun test edilmesi gerektiğine işaret eden uzman görüşleri. Köpeklerin hassas burunları tek başına bu görevi üstlenmeleri için yeterli değil. Köpekler, yerel halkın bir parçası ve sahipleri yerel halktan ama Virginia Tech üniversitesindeki bir ekip tarafından eğitilerek bu işi yapacak hale geliyorlar. Yani sonuçta, yerel halkın yerel bir sorununu çözmek için yerel halkın kaynakları ileri teknoloji alanında var olan bir üniversite ile birlikte yeniden şekillendiriliyor. İnovasyon budur.
Bunun öneminin bir boyutu, bizim bu tür sorunları ya da tehditleri, ürün tarafında pesitisit banyosu ile çözmeye çalışmamızdan kaynaklanıyor. Biz zararlıyı ortadan kaldırmak yerine kendi sahip olduğumuz, emek verdiğimiz ve değer yaratan ürünümüze bulaştığı noktada ortadan kaldırmak için pestisit kullanıyoruz. Bunu yapmak yetersizlikten ve kolaycılıktan kaynaklanıyor. Bunu yazarken bu konuda bir genelleme yapmaktan kaçınmak gerekiyor. Yıllar önce, aflatoksin ile ilgili bir toplantı için Adana’ya gittiğimde gezimi uzatıp tarımsal üretim yapılan tesisleri daha açıkçası meyve bahçelerini ziyaret etmiştim. O zaman Tempo dergisinde çalıştığım için beni bir portakal bahçesi sahibi hanıma götürmüşlerdi. Basın mensupları gelip gidip “Hanım Ağa” haberi yaptığı için bu refleks olmuş. “Hanım Ağa”, benim biraz farklı sorular sormam üzerine “Herkes benim fotoğrafımı çekip bir Hanım Ağa haberi yapıyor. İçeride yeğenlerim var. Onlar size bizim işimizi anlatsın” dedi.
Ofise dönüştürülen binada iki genç adam ve daha çarpıcısı son model Mac’lerle karşılaştım. O zamanlar iPhone henüz yoktu ama masanın üzerinde iPod vardı. Gençler Tarsus Amerikan’ı bitirdikten sonra ABD’de tarım ve işletmecilik üzerine öğrenim görmüşlerdi. Portakal bahçeleri genişti, ölçekli üretim yapıyorlardı. Japonya’ya ve diğer ülkelere portakal ihraç ediyorlardı. Ben ziyaret ederken zararlı bir böceğin ağaçlara musallat olmaya başladığı konuşuluyordu. Ziraat mühendisi geldi, konuştular. Bir böcek türüyle bu zararlının ortadan kaldırılması yoluna gidilecekti ancak iki gün boyunca yağmur bekleniyordu ve bunun ardından böcekler kullanılacaktı. O kadar profesyonel bir iş yapıyorlardı ki her yerden teklif alıyorlardı. Bu tekliflerden biri, İsrailli bir danışmanlık şirketinden gelmişti ve dış ticaretlerini geliştirmeye yönelikti. Sakıp Ağa tarzında birlikte iş yapmak için, yapılacak işte yüzde 50-50 ortaklık önermişlerdi ve danışmanlık ücreti ile çalışmayı düşünen şirket ortadan kaybolmuştu. Bunların hepsi iş modeli inovasyonuydu.
Üstelik bu sadece bu tür “okumuş” insanlardan gelmiyordu. Beni en çok etkileyen, çorabının topuğu yırtık olan ancak verimliliği artırmak için uydu üzerinden çalışan bir sistem kiralayan bu üretici ile konuşmak, gerçekten heyecan vericiydi. Bilgisayarı traktörün üstüne koyup tarım yaptığını anlatmışlardı ama bunu haberleştirme fırsatı bulamadım. Kendi işini daha iyi yapmak için inovasyonu kullanmanın bir de bu boyutu vardı; teknolojiyi ortaklıkla değil, kiralayarak da inovasyon yapılabiliyordu.
İnovasyon, doğru yönetilen bir süreç gerktiriyor
Bu çiftçiyle konuşurken, aflatoksin konusunu da sordum ve ilgi çekici bir yanıt aldım. Kendisi de mısır üretiyordu ama bana, daha önce bulunduğu yerdekilerin ve kendisinin pamuk ürettiğini ve bir yıl bundaki hastalıkla baş edemeyince mısır üretmeye başladıklarını anlattı. Dahası, Özal zamanında klima sistemi olan depolar yapılarak burada saklanmaya başlayan........
© Ekonomim
