menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

1 Mayıs ve sermayemizi koruma araçları

23 1
02.05.2024

Her insan belirli bir sermaye ile doğar ve aslında kapital sahibidir. Zaman şeklindeki bu sermaye zaman içinde emeğe, kazanca ve servete dönüşür. İçinde bulunulan koşullar buradaki dönüşüm oranlarını belirler. OECD verileri 2015’e göre bir saatlik çalışmamızdaki verimliliğin 2022 itibariyle yüzde 25 arttığını gösteriyor. Sevinelim mi?

Türkiye’de zaman denilen şeyin kavramını bir türlü kavrayamıyoruz. Aslında hepimizin dünyaya gelirkenki çıplak halimize eşlik eden tek servet ya da sermaye olan zaman, doğulan coğrafya veya erken ölme gibi kişisel etkenlere bağlı olarak farklılık gösterse de herkesin başlangıç sermayesini oluşturuyor. İnternette baskın adıyla 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda yazı yazmak için bilgisayarın başına geçtiğimde hepimizin kapitalist olmasını sağlayan sermaye olan zaman ve verimlilik üzerine yazmak istedim.

Kısa bir araştırma, Dünya Ekonomik Forumu’ndan (WEF) Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) kadar çeşitli organizasyonların raporlarındaki atıfları karşıma çıkardı. OECD’nin raporu ilgi çekici: Endekse göre Türkiye 2015 ile 2022 arasındaki dönemde harcanan saatlik emeğin yarattığı gayri safi yurtiçi hasılayı (GSYİH) gösteriyor. Buna göre Türkiye’de bir saatlik çalışma ile üretilen GSYİH artışı yüzde 25 olurken dünyanın birçok gelişmiş ülke ve bölgesini geride bırakıyoruz.

Bizi geride bırakabilen ülkeler yüzde 26 ile Polonya, yüzde 28 ile Romanya, yüzde 29 ile Letonya ve yüzde 40 ile İrlanda. Bu dönemde, Birleşik Krallık, Japonya ve Kanada’da verimlik artışları yüzde 4 olurken Avrupa Birliği (AB) ortalaması sadece yüzde 3. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD), OECD ortalamasına denk olan verimlilik artışının yüzde 7 olması da dikkat çekiyor. Bu mucizevi veriyi yansıtan tablo tabii ki yanıltıcı.

Askerliğini yapmış her Türk erkeği, mahfelde (deniz kuvvetlerinde kışlanın kantini) kumanda için mücadele eden alt devrelerin duyduğu “Buraya benimle beraber mi geldiniz ulan beyefendi?” (biraz deforma ettim) ifadesinin deneyimiyle herkesin aynı yerden başlamadığı bir yarıştaki oranların gösterge oluşturmadığını bilir. Ta ki terhis dönemi gelip üst kuranın tezkere almasına ve sayılarının azalması ile “iktidarın” değişmesine kadar. Bu mücadelenin dışındaki bir kısa dönem asker olarak güç dengelerindeki bu değişimi çok iyi gözlemleme fırsatı bulmuştum. Bu inovasyonu konu alacak bir yazıya dönüşebilir ancak şu anda elimizdeki metriklerle devam edeyim.

Bu hesapların dolar üzerinden yapıldığını kabul ediyorum. İnternetteki dolar alış verisini baz aldığımda 2015’te bir doların yaklaşık 2,31 lira olduğunu ve bu sayının 2022’de ortalamada 16,56 liraya yükseldiğini görüyorum. Bu yaklaşık yedi kat bir artışa işaret ediyor.

Bundan sonraki hesabı size bırakarak bir demokrasi dersi vermek istediğim için Google’ın Mynet Finans’tan alarak önüme getirdiği sonucu olduğu gibi aktarıyorum: “2015 yılı asgari ücret miktarı 2014 senesine göre Ocak ayında yaklaşık %6 oranında artış göstermiştir. Bir önceki senede 1.134,00 TL olan brüt asgari ücret tutarı 2015 senesinin ocak ayında 1201,5 TL'ye yükselmiştir. 2015 senesinde yapılan ara zamla ise brüt maaş tutarı 1.273,5 TL olarak açıklanmıştır.”

OECD tablosundan elde ettiğimiz yüzde 25’lik artışı doların yedi kat değer kazanması ile çarptığımızda elde ettiğimiz 8,75’lik oran asgari ücreti 10 bin lira civarında bir yerlere taşımak anlamına geliyor. Bu hasıla üretmekte başarısız olduğumuzu yani paylaşacak bir değer üretemediğimizi gösteriyor. Bu da yapısal bir değişimin yani inovasyonun zorunlu olduğunu bize gösteriyor. Yani zamanımızı iyi kullanmıyoruz.

Zamanın ne kadar........

© Ekonomim


Get it on Google Play