Her daim kur, faiz ve enflasyon konuşmaya mahkûm olmak
Mısır ya da Bangladeş düzeyinde ücret ödeyerek dışarıyla rekabet ediyorlarsa, alsınlar fabrikalarını taşısınlar oralara. Demek ki çok verimsizler ve düşük teknolojili üretim yapıyorlar.
Asıl talep edilmesi gereken, “enflasyonla mücadele ediliyorken, ithal girdi kullanımının azaltılması, döviz cinsinden borçların asgariye indirilmesi ve verimliliği artırıcı politikalara destek” olmalı.
İhracat ve döviz kuru meselesini tekrar ele almakta yarar var. Madde madde sıralayacağım.
1- Döviz kurunun hem bizim hem de ticaret ilişkisinde olduğumuz ülkelerin enflasyonundan arındırılmış değerinin, yani reel kurun ihracat açısından önemli bir değişken olduğu açık. Paramızın reel olarak değer kaybetmesi (döviz kurunun bizim enflasyonumuzla mal sattığımız ülkelerin enflasyonu arasındaki farktan fazla artması) halinde ihracatın olumlu etkilenmesi beklenir.
2- İhracat ile reel kur arasındaki ilişki, ihraç edilen üründe ne kadar az ithal girdi kullanılıyorsa o kadar güçlü olacaktır.
3- “Ücretler döviz cinsinden yüksek; mallarımızı diğer ülkelere satmakta zorlanıyoruz” diye şikâyet edenlerin dikkate almadıkları ya da alsalar da dile getirmedikleri önemli bir gerçek var: Türkiye’de çalışanların yarısı asgari ücret alıyor ve kalanların önemli bir kısmı da asgari ücrete yakın gelir elde ediyor. Asgari ücret açlık sınırının........
© Ekonomim
