menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yaban

17 2
tuesday

Şehrinizi değiştirdiğinizde karşılaştığınız bir ters harekette kendinizi Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Yaban” romanındaki gibi “Yaban” hissetmeyin.

Bir adres değişikliği öyküsü

Adres değişikliği için il nüfus müdürlüğündeydik. Sıra numarası almak için sıramatiğin ekranından kimlik numaramı girdim. Ancak makine, prensip sahibi bir makine idi; randevusuz çalışmıyordu; randevu vermedi. Randevu almak için hemen her derde deva akıllı telefonuma sarıldım. Sanırım dışarıdaki sıcak ona dokunmuştu, başarılı olamadım. Dışardaki sıcağın yanı sıra binaya gelmek için yürüdüğümüz yol da bizi yormuştu. Eşime “Bugün olmadı. Başka gün gelelim” dedim. Birden yanı başımızda orta-yaşlı bir beyefendi belirdi. Çok sevecen bir tavırla “Ne olmadı?” diye sordu. “Bu şehre taşındık. Adres değişikliği bildirimi için başvuracaktık” dedim. “Kimliğiniz var mı?” diye elini uzattı. Var deyip kimliğimi verdim. Kimliği alıp bir iki adım yürüdü. Sıramatik gibi başka bir makine önünde durdu. Biz bu makineye hiç dikkat etmemiştik. Bir kaç dakika sonra oradaki işini bitirip sıramatiğe gitti. Orada da bir kaç dakika durdu ve elinde bir sıra numarası ve kimliğim ile geri döndü. Koridorun sonundaki ekranı göstererek “Oradaki ekranda numaranız çıkınca belirtilen odaya gidersiniz” dedi. “Ekrana yakın oturun” demeyi de ihmal etmedi.

Belli ki burada çalışan birisi idi. Oturduğum yerden kalkıp “Hızır” gibi yardımımıza uzanan eli sıktım. “Eski devrin memurları gibisiniz; teşekkür ederim” dedim. Hızır memur gülümsedi ve büyük bir alçak gönüllülükle “Ben İl Nüfus Müdürüyüm” dedi. Bir kez daha teşekkür ettim. Biz koridorda ekrana doğru yürüdük, Müdür ters yöne.

Bir kaç dakika içinde numaramız ekranda göründü. Belirtilen odaya girdik. Memur, haftanın bu son çalışma gününde haftanın yorgunluğunu taşıyordu; “Saat beş olsa da........

© Ekonomim