menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Otoriter rejimler ve üniversiteler

26 18
yesterday

Sonunda ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Oysa ki, ülkesinin tek hakimi idi. Ama ülkedeki huzursuzluk devrime dönüşünce İran Şahı Rıza Pehlevi, İran’dan kaçtı(16 Ocak, 1979). İslamcı muhalefetin lideri Ayetullah Ruhullah Humeyni ise 1964 yılından beri sürgünde idi. Humeyni, önce Irak, kısa bir süre Türkiye ve son olarak da Fransa’da yaşamaya başlamıştı. Son durum karşısında 1 Nisan 1979’da Paris’ten İran’a döndü. Humeyni’nin dönüşü ile muhalefete olan son direniş de çöktü ve şah rejimi yıkıldı. Yapılan halk oylaması sonucu 1 Nisan 1979’da İran’da İslami Cumhuriyet ilan edildi. Yeni rejimin mahkemesi Şah’ı gıyabında idama mahkum etti. Bir süre Mısır, Fas, Bahamalar ve Meksika'da kalan Şah, yakalandığı pankreas kanserinin tedavisi için 22 Ekim 1979'da ABD'ye gitti.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Şah Rıza Pehlevi’yi kabul etmesi İranlıları kızdırmıştı. Hükümetten de destek alan militan gruplar 4 Kasım 1979’da Tahran’daki A.B.D. Elçiliği’ni işgal ederek 52 Amerikalıyı rehin aldılar. Şah’ı geri verilmesi karşılığı rehineleri serbest bırakacaklarını söylediler.

O sırada ben ABD’de Northwestern Üniversitesi’nde öğrenci idim. Olayları televizyondan izliyordum. Bir tarafta İranlılar Tahran’da İran Elçiliği önünde Amerika alehtarı gösteriler yaparkan Amerika’daki İranlı öğrenciler de Washington D.C. ’de Beyaz Saray önünde Şah aleyhine gösteriler yapıyordu. Buna kızan Amerikalılar ise haklı olarak İranlı öğrencilere tepki gösteriyordu. Bırakın İranlıların Amerika’daki gösterilerinin yasaklanmasını, Washington D.C. polisi onları kızgın Amerikalılara karşı koruyordu.

İşte bir zamanlar Amerika böyle bir ülke idi;ifade özgürlüğü bu kadar değerli idi.

Bildiğiniz gibi, 7 Ekim 2023’te Hamas yönetimindeki Filistinli askeri gruplar İsrail’e saldırdılar. Çoğu sivil 1139 kişiyi öldürüp, 100 kadar da rehine alıp Gazze’ye götürdüler. Bunun üzerine İsrail Hamas’a savaş açtı. Ve savaş adeta bir katlima dönüştü. Yüzde 70‘den fazlası kadın ve çocuk, 50.000 üstünde sivil insan öldü. Gazze, atom bombası sonrasının Nagasaki’ne, bir harabeye döndü.

Belli başlı Amerikan üniversitelerinde öğrenciler İsrail’in bu vahşetini protesto için eylemler yaptılar. Trump başa geçince eylemleri bahane etti ve eylemleri “Yahudi-alehtarlığı“ (Anti-semitic) olarak yorumladı. Başkan Trump, bu üniversitelere karşı adeta savaş açtı.

Başkan Trump, Amerika’nın elit üniversitelerini seçilmeden önce de eleştiriyordu. Zaten muhafazakârların bu üniversitelere karşı daha derine dayanan hınçları vardı; bazı şeyleri yıllardır onaylamıyorlardı. Örneğin, okullara öğrenci kabulünde siyahilere, kadınlara uygulanan “Pozitif ayrımcılık“; yüksek okul ücretleri; liberal profesörlerin görüşleri; “çeşitlilik, eşitlik ve içerme“ (diversity, equity and........

© Ekonomim