Vergi alacaklarında teminat talebi
Basında çıkan haberlerden Vergi Denetim Kurulu’nun 1 Ekim’den itibaren yeni bir denetim anlayışına geçeceği, sahte veya yanıltıcı belge kullanımında bilmeden kullanıldığı savının artık itibar görmeyeceği, şüpheli durumlarda mükelleflere uyarı yazısı gönderileceği, buna rağmen mükellefin söz konusu belgeler için pişmanlık veya düzeltme vermediği takdirde bilerek kullandığının kabul edileceği ve bu durumdaki mükelleflerden teminat talep edileceği yönünde haberler çıktı. Böylesi bir uygulamanın hukuki irdelemesini şimdilik uygulama esaslarının netleşmesine bırakıp teminat konusunu ele almak istiyorum.
Vergi idaresi tarafından zaman zaman sınırları zorlanarak uygulanmaya çalışılan teminat müessesesi, 6183 sayılı Kanunun 9. maddesinde biri genel (1. fıkra) diğeri Türkiye’de ikâmetgahı bulunmayanlarla (2. fıkra) ilgili olmak üzere iki fıkra halinde düzenlenmiştir. Bizim bu yazımızda irdelemek istediğimiz genel, yani bütün mükellefler için geçerli 1. fıkra düzenlemesine göre, “Vergi Usul Kanununun 344. maddesine göre vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli işlemlere başlanıldığı takdirde vergi inceleme elemanlarınca yapılan ilk hesaplamalara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairesince teminat istenir”.
Bu fıkraya göre teminat sadece Vergi Usul Kanunu’na tabi kamu alacakları için istenebilir, 6183 sayılı kanuna göre takip edilen diğer kamu alacakları için teminat istenemez. Öte yandan bu düzenlemenin kilit kavramı, “vergi inceleme elemanlarınca yapılan ilk hesaplamalara göre” ibaresidir.
Bir mükelleften bu fıkraya göre teminat istenebilmesi için, hakkında bir veya üç kat vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren bir fiili dolayısıyla hakkında vergi salınması için gerekli işlemlere başlanılmış olunması........
© Ekonomim
