Son yıllarda ne yazık ki yeni kuşak öykücülerimiz belli başlı kısır konular etrafında dönüp duruyorlar. Bunun temel sebebinin de öykücülerimizin toplumsal olaylardan uzaklaşmaları ve sosyal medyanın dayattığı popüler söylemlerin bakış açılarını etkilemesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Bir başka neden ise öykü yazarlarımızın çok az sayıda çağdaş öykü kitabı okumaları onları yazın konusunda kısırlaştırıyor. Yazar olmanın, çağdaşlarını okumamakla, toplumdan ve insandan izole bir hayat sürmekle mümkün olabileceğini sanıyorlar. Bu da ister istemez yazdıkları metinlerin farklı olaylara, konulara ve betimlemelere kapalı kalmasına yol açıyor. Ne yazık ki çoğu yazar bakış açısını geliştiremiyor.

Okurlar olarak bizler de bu durumdan etkileniyoruz. Yeni bir şeyler buluruz, farklı üsluplarla yazılmış, kimsenin göremediğini gören metinlerle karşılaşırız umuduyla öykü kitaplarını elimize alıyoruz; ama büyük bir hayal kırıklığına uğruyoruz.

Elbette bu söylediklerimden ötürü beni sertçe eleştirenler olacaktır. Cevabım şimdiden hazır: Binlerce öykü yazarı olmasına rağmen, belli başlı birkaç isim dışında, öykü kitaplarının satış rakamları ortada. Eğer öykü yazanlar, çağdaşlarının eserlerini okusalardı bugün öykü kitaplarının satışında ciddi bir artış gözlemlenirdi. Demek ki sayılara baktığımızda, öykü yazanların büyük........

© Edebiyat Burada