menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İbrahim Varelci yazdı: Yakıtı Kablolar ve İnsan Olan Dijital Bir Cehennem

7 0
26.04.2025

“20. yüzyılın başında insanlar başka insanlarla konuşuyordu; ardından makinelerle konuşmaya başladılar, daha sonra makineler de onlarla konuşmaya başladı.”

Dijital dünyanın göğü kararttığı bir gün. 2019 yılı ilkbaharı. Pekin’in 300 kilometre batısındaki 3,4 milyon nüfuslu bir kent olan Datong’tayız. Kenti bir otelin 17. katından seyrediyoruz. Dışarısı kara sislerle ve bulutlarla kaplı. Puslu bir atmosfer. Blade Runner filminden bir sahnedeyiz sanki. Kapkaranlık bir gökyüzü. Gökdelenlerin kuleleri lanetli birer şato gibi karanlık bulutları deliyor. Kafalarını kaldırmış birer hortlağa benziyorlar. Kent yaklaşık üç gün boyunca geceyle gündüzün ayırt edilmesi mümkün olmayan bir sise teslim olacak. İnsanlar birbirlerini zor görecek. Caddelerde gün içinde ışıklar yanacak. Vitrinlerin ışıkları daha da parlatılmak zorunda kalacak. Tüm kenti yoğun bir kasvet kaplayacak. Kentin caddeleri, sokakları, mahalleleri ve duvarları depresyonun, sıkıntının, bunalımın, buhranın ve bıkkınlığın şahidi. Bu kentte üç gün geçirdiğinizi hayal edin. İşte dijital cehennemin sadece küçük bir fragmanı.

Dijital dünyanın karanlık buharlarında bir ülke örneği verelim: Çin. Çin’deki yerleşmelerin baş düşmanı karbondioksit. Tüm hava karbondioksitle dolu. Rüzgârlar kömürlü elektrik santrallerinin dumanını kent merkezlerine taşıdığında, kenti kaplayan karbondioksiti soluduğunuzu düşünün. Böyle zamanlarda evden çıkmamak en doğru karar. Pencere dahi açılamaz bir halde. Tabii inan hayatını etkileyen sadece karbondioksit gazı değil. Göz ardı edilen, fakat çok dikkat çekilmesi gereken bir gazlar var ki, tüm dünyayı hızlıca etkisi altına alıyor. Bunlar mikro elektronik ve dijital sanayi tarafından kullanılan kokusuz, renksiz, alev almayan, fakat küresel ısınmaya yol açan başka gazlar da var. Bunlarla ilgili henüz pek bir bilgimiz yok. Bu gazların elli kadarı çeşitli florlu gazlardır. Bu gazlardan bazıları soğutma sanayisinde kullanılan, içinde flor atomu barındıran gazlardır. Brüksel’de gecenin karanlığının kolaylıkla seyredilebildiği bir yerde bürosu olan Bas Eickhot, camekandan seyrettiği şehrin bu gazlardan nasıl etkilendiğini her gün kayıt altına alıyor. Çetin bir mücadeleye giriştiğinin farkında. Bu florlu gazların Avrupa’da yasaklanması için mücadele ediyor. Çünkü bu tip gazların tek bir molekülü bile karbondioksitten çok daha güçlü. Küresel ısınmaya katkıları dev boyutlarda. Ortalamanın tam tamına iki bin katı. Üstelik florlu gazlar sentetik olmadıkları için de doğada çözünmüyor. Dolayısıyla atmosferde çok uzun süre kalıyor. Yaşamı kolaylaştırdığı düşünülen, ekolojik bir hayatın kapılarını açtığı iddia edilen dijital yaşam tarzı, küresel ısınmaya en büyük katkıda bulunan ve en kalıcı damgayı vuran ürünleri hunharca tüketmektedir. Gullaume Pitron’un Dijital Cehennem kitabı bu konuları cesurca ele alıyor.

İnternet, 1960’lı yıllarda ABD Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Projeleri kapsamında, nükleer bir savaşta olası bir Sovyet galibiyetini önlemek,........

© Edebiyat Burada