Sıkı para politikası mı, yapısal reformlar mı?
Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye ekonomisinin en önemli sorunu nedir? Sorunun cevabı konusunda muhtemelen büyük çoğunluk hem fikir. Enflasyon Türk ekonomisinin en büyük ve kronik hastalığı olarak ön planda çıkmış durumda. 1965’den 2005 yılına kadar ortalama tüketici enflasyonu 5’in üzerinde. 2025 yılının ortasına gelinirken, tablo maalesef yine çok fazla değişmiş değil.
Türkiye ekonomisinin karşı karşıya olduğu en kritik meselelerden biri hâlâ güncelliğini koruyor: “Enflasyonla mücadelede sıkı para politikası yeterli mi, yoksa artık yapısal reformlara mı geçilmeli?”. Bu soru, sadece fiyat istikrarını değil, aynı zamanda büyüme, istihdam ve toplumsal refahı da doğrudan etkiliyor. TCMB’nin yılsonu enflasyon beklentisini değiştirmemesinin ardından orta vadede tek haneli enflasyon hedefine nasıl ulaşılacağı yeninden gündemde.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Haziran 2023’ten bu yana sürdürdüğü sıkı para politikası çerçevesinde politika faizini P’ye kadar yükseltmiş, ardından B,5’e kadar indirdiği oranı nisan ayında tekrar F seviyesine çekmiştir.
Ancak son açıklanan enflasyon verileri, bu politikanın tek başına enflasyonu kalıcı biçimde kontrol altına almaya yetmeyeceğini ortaya koymaktadır. Nisan 2025 itibarıyla yıllık TÜFE 7,86, Yİ-ÜFE ise ",96 seviyesindedir. Aylık artış oranları ise sırasıyla %3,00 ve %2,76 olarak gerçekleşmiştir. Bu göstergeler, maliyet yönlü........
© Dünya
