menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Göç, 3. dalga milliyetçilik ve diplomasi

24 0
03.07.2024

Geçen hafta dünya savaşı tartışmasını yazarken en önemli etkenlerden birinin tüm dünyada ama özellikle Avrupa’da yükselen milliyetçilik olduğuna dem vurduk. Küreselleşmenin etkisiyle dünyanın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği iddia edilirken, milliyetçiliğin toplumsal ve siyasal alanda giderek daha fazla alan tutması ayrı bir ikilem yaratıyor.

Avrupa’da yaşanan ilk milliyetçi dalga, 1648 Westfalia Anlaşmaları’yla başlayan ve Fransız Devrimi’nden sonra yaşanan koalisyon savaşlarının etkisiyle zirveye çıkan bir sonuçtu. Bu sayede ulusal egemenlik ilkesi çerçevesinde sınırların ve bu sınırlar içerisindeki toplumların tanımı yapıldı. Bu tanımlar daha fazla toprak, daha fazla kaynak arayışına neden oldu, sömürgecilik anlayışının zirve yapmasını sağladı ve I. Dünya Savaşı’yla sonuçlandı.

İki savaş arasındaki ikinci dalga milliyetçilik ise milliyetçiliğin en aşırı formu olan ırkçılık olarak karşımıza çıktı. Irkçılık ekonomik sorunlarla birleşince çatışma kaçınılmaz oldu. Savaş sonrası sömürgeci anlayışın sürdürülememesi tüm kıtalarda yeni devletler yarattı.

Bu dönem yaşadığımız 3. dalga ise göçmen ve mülteci karşıtlığını hedef alan, milli ve ananevi değerlerini savunan bir anlayıştan kaynaklanıyor. Bu anlayışın yükselmesinde en önemli unsur gelecek korkusudur. Keza yaşam tarzını muhafaza etme isteğinden kaynaklanan bu korku insanları kültürel bir muhafazakarlığa mecbur kılıyor. Bu mecburiyet, 2008 yılından beri düzeltilemeyen küresel ekonominin bölgesel çatışmalarla daha da kötü hale gelmesiyle büyük bir tepkiye dönüştü. Kısaca göçler nedenleri itibarıyla........

© Dünya


Get it on Google Play