Terörsüz Türkiye inancımız
İnsan zihni bilgiler, duygular, hayaller ve inançlardan oluşan bir kale gibidir; kapıları yabancılara kolay açılmaz. Doğumla başlayan biriktirme sürecinde kale içerisinde kompartımanlar oluşur. Bunlardan bazıları misafirlere ve yeniliklere daha açık olmakla birlikte bazılarının kapısı açılmadığından duvarlarını yıkmak gerekir.
En sağlam duvarlar inançların barındığı kompartımana aittir. İnsan bir kez inandığından kolayca vazgeçemez. Çünkü inanç, rasyonalite ile test edilebilen, bilgi gibi somut bir aktarıma değil, bilgilerin duygu ve tasavvurlarla yoğrulmasıyla şekillenen bir inşa sürecine dayanır. Yani bir elekten geçer. O elek, gelen bilgiyi özgünleştirir, şahsileştirir ve birey ile inanç arasında bir aidiyet ilişkisi kurar. İlginç olan, kişiye ait olduğu varsayılan inancın, bir şekilde inanca ait kişiler üretmesidir.
İnanç kişiyi kendi yuvasına aldığında o yuvanın hakim değerleri ve davranış kalıpları, üzerinden sosyal bağlar oluşması kaçınılmazdır. İnanç bir grup kimliğine dönüştüğünde artık bilginin değil, kimliğin sorgulanması söz konusudur. Yeni ve yabancı olana kapılar kapanır.
İlahi, ideolojik, ahlaki, mitolojik ya da epistemik (bilgiye dair) tüm inanışlar benzer davranışlar gösterirler. Duvarları dayanıklı olanların grup bağlılıkları yüksek, dış dünya algıları güvensiz, sınırları net ve grup hiyerarşisi katı olur. Değişim ve dönüşüm talebi onlar açısından sadece sahip oldukları inancın değil dünyayı anlamlandırma biçimlerinin, geçmişin, ait olunan sosyal çevrenin, ortak gelecek tahayyüllerinin........
© Dünya
