Batı’dan Doğan Güneş: Nobel
Batı sadece bir yön değil, bir bakış açısıdır. İçinde kolektif narsizmin bütün unsurlarını taşıyan, kendi sahip olduğu özellikleri norm olarak dayatan, kendinden menkul birinciliğini her ortamda diğerlerine zorla alkışlattıran, kibirli ve sorunlu bir bakış açısıdır. Nitekim Edward Said’in ‘Oryantalizm’ dediği şey de, Batı’nın Doğu’yu yalnızca bir coğrafya olarak değil, aynı zamanda kendi kimliğini tanımlamak ve bir anlamda kutsamak için kurguladığı bir ‘öteki’ olarak görür. Doğu, ona göre susturulmuş, kendi dilinden ve kendi adına konuşma hakkından yoksun bırakılmıştır.
Bu yalnızca sanatsal ve kültürel düzlemle sınırlı entelektüel bir tavır değil, aynı zamanda bir tahakküm ve iktidar stratejisidir. Doğu, yüzyıllar içerisinde emperyalist Batı tarafından kurgulanan bir söylemsel tahakkümünün bir nesnesine dönüşürken, zamanla kendi kafesini bir güvenlik mekanizması zanneder hale gelmiştir.
Esasen Doğu, Batılılar açısından çoğu zaman kendi konforlu localarından izledikleri bir tiyatro sahnesinden ibarettir; bazen coşkuyla alkışladıkları, bazen öfkelenip yuhaladıkları, bazen sahneyi dağıtıp çıktıkları bir tiyatro sahnesi. Sahnelenen senaryoyu kendilerine göre anlamlandırmak, rolleri uygun buldukları kişilere dağıtmak ve oyunun sonunda kimin ölüp kimin kalacağına karar vermek onlar tarafından kurgulanmalıdır.
Said’in ifadesiyle “Doğu, çoğu zaman kendi gerçekliğiyle değil, Batı’nın tahayyülüyle var olduğundan” seyirciyi coşturacak otantik ve egzotik dekorlar, dramatik çatışmalar ve acımasız finaller Batı’nın........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d
Gina Simmons Schneider Ph.d