Low-agency society: İradesini kaybeden toplum
“Uyarıcı ile tepki arasında bir boşluk vardır. O boşlukta seçme gücümüz yatar; bu seçimde özgürlüğümüz ve gelişimimiz gizlidir.”
- Viktor E. Frankl
Cumhuriyet Bayramı’nı bu yıl Londra’da, üniversite eğitimine devam eden kızımı ziyaret ederek geçirdim. Amacım hem onun moralini yüksek tutmak hem de birlikte kaliteli zaman geçirmekti. O derslerindeyken, ben de Londra’da en keyif aldığım şeyi yaptım: şehrin en güzel kitapçılarından biri olan Waterstones’da uzun saatler geçirmek.
Raflar arasında gezinirken, özellikle son dönemde ilgimi çeken Çin üzerine kitapların bulunduğu bölüme yöneldim. Henüz yeni yayımlanmış bir eser hemen dikkatimi çekti: “Breakneck: China’s Quest to Engineer the Future” – Son Sürat: Çin’in Geleceği Mühendislik Yoluyla Şekillendirme Arayışı. Yazar, Çin’de doğup yedi yaşında Kanada’ya taşınan Dan Wang. Kitabı karıştırırken bir ifade beni derinden etkiledi: “Low-agency society.” Yani “düşük irade kapasitesine sahip toplum.”
Bu kavram, bugünün dünyasını çarpıcı biçimde özetliyordu. İnsanların, kendi hayatları üzerindeki kontrolünü yitirdiği, dışsal güçlerin – devletin, algoritmaların, kurumların – yönlendirmesine teslim olduğu bir çağda yaşıyoruz. Yapay zekânın karar mekanizmalarına entegre olduğu, rutinlerin otomatikleştiği modern toplumlarda bireylerin “seçme” kapasitesi giderek dijital sistemlere devrediliyor. Bizler farkına varmadan “otomatik pilotta” yaşamaya alışıyoruz.
“Agency” kavramı sosyolojide bireyin kendi eylemlerini seçebilme, karar alabilme ve bu kararların sonucunu etkileyebilme kapasitesini ifade eder. “Low-agency society” ise tam tersine, bireylerin büyük ölçüde dışsal güçlerce yönlendirildiği bir düzeni anlatır. Bu toplumlarda karar gücü azalır; bağımlılık ve konformizm artar; yaratıcılık ve........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Rachel Marsden
Joshua Schultheis