Perakendede kesişen dönüşümler
Perakende denildiğinde çoğu zaman aklımıza fiziksel bir mağaza, bir kasa kuyruğu ya da sepetteki indirimli ürünler gelir. Oysa bugün perakende dediğimiz şey, tam anlamıyla bir zihniyet dönüşümüne işaret ediyor. İşin ilginci, bu dönüşüm yalnızca müşteriyle sınırlı değil; yöneticinin karar alma biçiminden çalışan profilinin beklentilerine, regülasyon algısından yatırımın rotasına kadar geniş bir evreni kapsıyor. Ve belki de en önemlisi, sektör artık yalnızca ekonomik değil, sosyal ve teknolojik bir mesele haline geliyor. Son birkaç yılda karşılaştığımız küresel krizler -pandemi, tedarik zinciri kırılmaları, iklim kaynaklı belirsizlikler-bu sektörü sert bir stres testine tabi tuttu. Ancak bu testin ortaya koyduğu bir gerçek var: Perakende, geleneksel tanımını çoktan geride bıraktı. Bugünün alışverişi artık bir ürün satın almak değil, bir deneyime, bir güvene ve hatta bir değere ortak olmak anlamına geliyor. Bu da bizlere yeni bir soru sorduruyor: Şirketler bu dönüşümün neresinde?
Yurt dışında özellikle Kuzey Avrupa ve Asya'da öne çıkan uygulamalara baktığımızda, perakendenin artık bir teknoloji sektörüne dönüştüğünü görüyoruz. Japonya’da mağazaların tamamı kasasız ve personelsiz işlem yaparken, İskandinav ülkelerinde karbon ayak izini gösteren etiketler müşteri kararlarını doğrudan etkiliyor. ABD’de ise gömülü ödeme sistemlerinden yapay zekâ........
© Dünya
