menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Soğuk savaştan sıcak savaşa

25 1
20.06.2025

20. yüzyılın ikinci yarısında dünya, iki süper güç arasında ya­şanan ideolojik ve strate­jik bir çekişmeye tanık­lık etti. Silahlar suskundu belki, ama düşmanlıklar soğuktu. Sovyetler Birliği ile ABD arasındaki bu ge­rilim, uzun yıllar boyun­ca “Soğuk Savaş” olarak adlandırıldı.

O dönemde, cephede değil masada, bazen de is­tihbarat savaşlarında karşı karşıya gelindi. 1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle birlikte ABD liderliğinde tek kutuplu bir dünya doğdu. Ancak bu dönem kısa sürdü. Çin’in yükseli­şi, Rusya’nın yeniden agresifleşme­si, İran’ın bölgesel iddiaları, Hindis­tan’ın stratejik atağı, ABD’nin küresel rolündeki belirsizlik döneme damga­sını vurdu.

Ancak bugün tablo farklı. 21. yüzyılın ikinci çeyreğine yaklaş­tığımız bu günlerde dünya, tekrar iki kutuplu değil, çok kutuplu ama çok daha kaotik bir düzene sürükleniyor. Üstelik bu kez gerilim yalnızca örtü­lü değil, giderek ısı yükseliyor. Ukray­na’dan Gazze’ye, Tayvan Boğazı’ndan Kızıldeniz’e kadar uzanan coğrafyada sıcak çatışmalar artık gündelik hale geldi. Savaş, ekranlardan uzak bir şey değil; artık sofradaki ekmeğin fiya­tında, elektrik faturasındaki rakam­da, döviz kuru dalgalanmalarında hissediliyor. Soğuk Savaş’ta taraflar, nükleer dehşet dengesi nedeniyle son çizgiyi aşmamaya özen gösterirdi.

Bugünse yeni aktörler sahnede: Çin, Rusya, İran, Hindistan gibi güçlerin yükselişi, kuralsızlıkla birleşince her an her yerde patlamaya hazır jeopoli­tik krizler yaratıyor. Diplomasi........

© Dünya