Savrulmayı yönetebilmek
Türkiye bir süredir ekonomik açıdan toparlanma görüntüsüne girmişti. Olası yabancı yatırımcılar için yeniden cazibe merkezine dönüşebilmesi için adımlar atmaya başlamış bir bölgesel güç olarak 'dış politika ve ekonomi politika enstrümanları' ile yeniden güvenli bölge algısını güçlendiriyordu.
Ekonominin gündemdeki siyasal ve politik gelişmelerden bağımsız hareket edebilmesi 1920’lerdeki büyük Amerikan buhranından beri mümkün değil. Dünyanın her yerinde siyaseten ya da siyaset adına atılan adımlar ekonomiyi besler ya da zehirler. Ülkemizde de hep böyle olmuş.
Dünyada demokrasi geleneğini içselleştirememiş birçok yeni demokrasi hataları ve sevapları ile kendisini geliştiriyor. Genelde Doğu Avrupa, Balkanlar ve Orta Asya cumhuriyetlerinde görmeye alıştığımız yeni demokratik ülkelerin ortak özellikleri kendilerini dış müdahalelere açık hale getiriyor.
Türkiye ise yaşadığı darbeler, darbe teşebbüslerini ve vatanseverlerin engellediği baas tipi müdahale risklerini tarihinde bir bir atlatmış. Her seferinde halk demokrasiye ve cumhuriyete olan bağlılığını seçimlerde tüm dünyaya göstermiş, demokrasiyi içselleştirmiş bir ülke.
12 Eylül darbesi her ne kadar siyasal bir darbe........
© Dünya
