İsrail’in Suriye’ye dün gerçekleştirdi­ği saldırı iki ulusun bir diğerine yaptı­ğı saldırı formatından aslında çok uzaktı. Netanyahu’nun direkt hedefinin Ahmed Eş Şaraa’nın bizzat kendisi ve yeni yöne­tim kadrosu olması akıl tutulmasının gel­diği boyutu gösteriyor. Suriye’nin dünyada Türkiye’nin de içerisinde olduğu ciddi bir ittifak ile yeniden egemen bir devlet olarak bölgede istikrarın yeni merkezlerinden bi­ri haline gelmesi en çok kimi yaralar diye çok düşünmeye gerek yok.

İsrail’in Şam’a saldırılarının bölgeyi ye­niden istikrarsızlığa ve karışıklığa götür­me potansiyeli olan kabul edilemez ciddi bir stratejik hamle olduğunu da gözden ka­çırmayalım.

İsrail aslında ABD, Türkiye, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere bölgede istikra­rın tesis edilmesi yönünde çaba gösteren herkesi boşa çıkarma hedefi ile hareket ediyor. İsrail’in bir süredir kendi sınırın­daki Suriyeli grupları mevcut Suriye yöne­timine karşı kışkırttığı ise sır değil. Bu kış­kırtmanın yeni aşaması ise artık göz göre göre Suriye topraklarını işgale doğru evril­me potansiyeli de taşıyor.

İsrail’in Şam’a saldırılarına Kıbrıs gö­rüşmeleri için New York’ta bulunan Dışiş­leri Bakanı Hakan Fidan’ı da harekete ge­çirmiş görünüyor. Bakanlık, hızlıca yaşa­nan durumu özetledi: “İsrail’in Suriye’nin........

© Dünya