NATO’da liderlik işimize yarar mı?
Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatı sonrası ülkenin bekasının emanet edildiği Lozan kahramanı İsmet İnönü’nün önünde ise büyük sınavlar vardı. Bu sınavların en büyüğü de hiç kuşkusuz İkinci Dünya Savaşı’ydı.
İsmet Paşa artık Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihsel olarak en büyük müttefiki olan Almanların yenildiği için yenilen bir milletin büyük özveri ve fedakarlıkla kurduğu genç Cumhuriyetin kurucu kadrosunda yer alan ikinci devlet başkanıydı. Genç Cumhuriyet, kurucu kadrolarının tecrübesi ve İsmet Paşa’nın öngörüsü ile diplomasi yeteneği birleşince Nazi Almanyası ile karşı karşıya gelmeden başındaki büyük belayı atlatmıştı.
Türkiye artık bir tercih yapmak zorundaydı. Sovyet Rusya’nın başını çektiği doğu bloğu yerine ikinci dünya savaşının diğer muzaffer ülkesi Amerika’nın başını çektiği batı bloğu ile yola devam kararı aldı.
Tam bu süreçte artık iki kutuplu bir dünya düzeni başlıyordu. Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü veya en çok kullanılan adıyla NATO bir kolektif güvenlik örgütü olarak 4 Nisan 1949 tarihinde ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Norveç, Danimarka, İzlanda ve Portekiz tarafından kuruldu. Çok dillendirilmese de Türkiye'nin NATO üyeliği ordumuzun Kore Savaşı’na dahil olmasına bir “hediye” olarak 1952 yılında üstelik Yunanistan ile aynı anda gerçekleşmiş oldu.
İlerleyen yıllarda Amerika ile ilişkilerin gelişmesine paralel olarak ülkemizin bir çok noktasına kurulan NATO yerleşkeleri ile Türkiye’nin........
© Dünya
