Ataerkil kalkınma
Sürdürülebilir kalkınma. Çağın sihirli sözcüğü bu. Türkiye’de de oldukça moda. Gelişmiş ekonomilerin ve politikalarının arka planı, fon projelerinin manşeti, kurumsal sunumların altın başlığı.
Ama gelişmekte olan ülkelerde bu kavramın gerçekliği, salonlarda yapılan sunumlarla değil, gerçeklerle ölçülür. Gerçekler ise şunu gösteriyor: Ülkemizde kalkınma denilen şey, toplumun sadece erkek yarısına yatırım yapılarak, kadın emeği görmezden gelinerek inşa ediliyor. Yani biz bir kalkınmadan değil, adı konmamış bir ataerkil büyüme modelinden söz ediyoruz.
Türkiye’nin toplam kadın nüfusu 42 milyonun üzerinde. Kadınların büyük kısmı Anadolu’da yaşıyor. Yani o çok konuşulan "sürdürülebilir kalkınma" eğer bu coğrafyanın kadınları için bir şey ifade etmiyorsa, ortada kalkınma yok demektir. Türkiye genelinde 25 yaş üstü kadınların yüzde 87,8’i artık en az bir eğitim düzeyi tamamlamış.
Her 1000 kadından 523’ü üniversite mezunu. Yani kadınlar eğitimden istifade etmiş. Ama işin tuhaf kısmı tam da burada başlıyor: Çünkü erkeklerden daha az istihdam edilmişler. TÜİK verilerine göre kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 35,8. Erkeklerin ise yüzde 71,2. Yani kadınların neredeyse üçte ikisi ya evde ya iş aramıyor ya da arasa da bulamıyor.........
© Dünya
