Küçük Gemi Kimleri Nasıl Söbeledi?
İzzetin zıddı olan zillet kavramının Tefsirlerde, Hadis Şerhlerinde, Ahlâk ve Tasavvuf Kaynaklarında hayli izâhı var. Râgıb el-İsfahânî (rh) zilleti; “hakkını kaybetmesine sebep olacak kadar bir kimsenin kendini alçaltmasıdır” şeklinde açıklar.
Aziz eden de zelil kılan da Allah’tır celle celalühü. Yalnız bunun, illet-netice diye süregelen bir zincirleme akışı var.
Ve bu silsile nereden başlar, bu hususta insanın aklı da bilgisi de tecrübesi de âcizdir. Çünkü gaybı bilmez, geçmişe ve geleceğe vâkıf değildir, ömrü zâil, dünyası fâni, kudreti mahdut, fehmi kısırdır.
İmdâd-ı ilâhi, zincirin her halkasında hidâyet teklifi ile yetişir ve kulun ruhuyla yücelmesi için doğru tercihi gösterir lâkin -vâ esefâ- basîret bağlanınca, bilgi küpü de olsa aşağıya meyleder, yere saplanır, ayaklar altında ezilir gider.
“İzzet, Allah'ın, Resûl'ünün ve müminlerindir. Fakat münâfıklar bilmezler.” (Münafikûn 8)
Zilletin dibini boylayana sonra izzeti de unutturur Allah cc.
Nasıl serfirâz olunur, küffârın karşısında nasıl heybetli olunur, mazluma nasıl kol kanat gerilir, nasıl gönüllere taht kurulur hepsini siler atar. Geçmişin görkemi bile artık dile ağır gelir.
Sonunda bunca müslüman yığınlar ve onların ellerindeki servetler, maddi mânevî güç külçeleri, kuvvet vesileleri, miras aldıkları medeniyet öyküleri, kültürel, endüstriyel, nicel ve........
© Doğruhaber
