İklim Yasası halk için bir bilmece mi?
*Bu yazı bir politik duruş ya da yasal kampanya çağrısı değildir. Amaç; iklim yasasının ne anlama geldiğini, neden korkulduğunu, neler içerip neler içermediğini anlamaya çalışmak ve okuyucuyu bilinçlendirmektir. Yazarın kişisel çözümlemesini ve eleştirel değerlendirmesini içerir.*
Son zamanlarda çevremden şu soruyu çok duyar oldum: “Bu iklim yasası gerçekten bizim bahçeye kadar girer mi?” ya da “Elektrik faturasına mı yansır, arabamı mı yasaklar, ben şimdi ne yapacağım?” Haklı sorular bunlar. Çünkü iklim yasası artık sadece çevreyle ilgili bir şey değil. Ekonomimizi, günlük hayatımızı, hatta zihnimizi bile etkileyen bir dönüşümün kapısı.
Türkiye, 2025’in temmuz ayında ilk kez kapsamlı bir iklim yasasını yürürlüğe koydu. Bu yasa ne getiriyor, ne götürüyor? Bu yazıda bunu birlikte anlamaya çalışacağız. Korkmalı mıyız, sahiplenmeli miyiz, yoksa önce biraz okumalı mıyız? Buyrun, başlayalım.
BU YASA NE DİYOR, NE DEMİYOR VE NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ?
Türkiye’nin yeni iklim yasası, özellikle büyük sanayi kuruluşlarını hedef alıyor. Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) adı verilen sistemle, fabrikalar saldıkları karbon için izin almak zorunda olacak. Şirketler düzenli olarak karbon salım raporları sunacak. Bu raporları ihmal eden ya da kurallara uymayanlara 500 bin liradan 5 milyon liraya kadar ceza var. Belediyelere de görev düşüyor: Artık her il, kendi iklim eylem planını hazırlamak zorunda. Ancak yasa termik santralleri kapatmıyor. Fosil yakıtları bırakmak gibi net bir tarih de yok. Yani bazı şeylere dokunuyor, ama bazı şeylerin yanından bile geçmiyor.
TÜRKİYE'DE BU YASA HAYATIMIZA NASIL GİRECEK?
Şimdilik doğrudan cebimize uzanan bir yasa değil gibi........
© Dizi Doktoru
