Kur'an-ı Kerimden Bazı Mesajlar 24. Cüz
ZÜMER SÛRESİ
36- “Allah kuluna kâfi değil mi? Öyleyken onlar kalkmış seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar...”
İyi yolda olan müminlere, doğru bildikleri yolda azimle ve güvenle ilerledikleri sürece Allah’ın yardımının kendileriyle beraber olacağı ümidi ve güvencesi verilmektedir.
...اَلَيْسَ اللّٰهُ بِكَافٍ عَبْدَهُؕ...
"...Allah kuluna kâfi değil mi?.."
Mü'min ümitsizlik girdabına düştüğünde ayetlerdeki bu özel cümlelerle manevî zırhını kuşanmalı, duayla Rabbinin kudretine ve yardımına sığınmalıdır.
49- “İnsana bir zarar dokunduğunda bize yalvarır; sonra ona katımızdan bir nimet verdiğimizde, “Bunu ancak bir bilgi sayesinde elde ettim” der. Aksine o nimet bir imtihandır ama çokları bunu bilmez.”
Kötülüğün Allah’tan geldiğini kabul ederken iyi durumları kendinden bilen, bunları kendi bilgisinin, yetenek ve deneyiminin sonucu olarak gören anlayışı Kur’an-ı Kerîm reddeder.
Nimetin verilmesi bir imtihandır; onu Allah’ın rızasına ve hükümlerine uygun olarak değerlendirenler imtihanı kazanmış, aksine hareket edenler de kaybetmiştir.
53- “...Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.”
“Kendi aleyhlerine olarak haddi aşmak” ifadesiyle günah işleyen kişinin, her şeyden önce kendi ruhunu ve hayatını kirletmiş, kendisine zarar vermiş olacağına dikkat çekilmektedir.
Bu âyet, Allah’ın rahmet ve affının asla ümitsizliğe izin vermeyecek derecede geniş olduğunu en açık bir şekilde ortaya koyan ilâhî müjde olarak değerlendirilir.
73- “Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da gruplar halinde cennete sevk edilecek. Nihayet oraya vardıklarında cennetin kapıları açılmış olacak; bekçileri onlara, “Selâm size! Hoş geldiniz!........
© Diyanet Haber
