menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yeni yüzyıl Türkiye Yüzyılı

7 0
24.10.2025

Yerli ve milli duruşu ile takdir toplayan Diriliş Postasının yeni Genel Yayın Yönetmeni Ersoy Dede kardeşimin daveti üzerine bu analizimizi sizlerle paylaşmak isteriz. Dünyamız çalkantılı bir dönemden geçiyor. Bu çalkantı bir yandan Türkiye’nin önemini daha da netleştirirken öte yandan önümüzdeki fırsat ve tehditleri doğru okumamızın her zamankinden stratejik olduğunu ortaya koyuyor.

ERDOĞAN DÜNYA İÇİN BÜYÜK ŞANS

Günümüzde dünyanın birçok ülkesinde akil lider açığı herkesin ortak kanısı. Böyle bir dönemde çok tecrübeli bir lider tarafından yönetiliyor olmamız büyük bir nimet. Sayın Cumhurbaşkanımız, Recep Tayyip Erdoğan dünya genelinde görev süresiyle ve liderlik tecrübesiyle öne çıkan liderlerin başında gelmektedir. Bu da ülkemizi bir çok küresel tehditlerden korumaktadır.

Gazze’de maalesef bir insanlık dramı yaşandı. Barış umudu ile belirsizlik gerginliği arasında sıkışıp kalan bir dönem yaşanıyor Ortadoğu coğrafyasında. Türkiye bu konuda en çok mesai harcayan ülkelerden biri oldu. Krizin başladığı andan itibaren kalıcı bir ateşkes için ortaya koyduğumuz irade ve diplomasi meyvelerini vermeye başladı. Ama yaraların sarılması ve iki devletli kalıcı çözüm için yapılması gereken daha çok iş var.

Rus Ukrayna savaşı tüm hızıyla devam ediyor. Onbinlerce gencin hayatını kaybettiği bu savaşı durdurmak için yine en çok mücadele eden, tarafları farklı seviyelerde bir araya getiren ülke yine Türkiye oldu.

Suriye’de yaşananlar ortada. Daha bir yıl öncesine kadar Esed rejiminin vicdansız politikaları altında inleyen Suriye halkının herkesimi kucaklayan bir demokrasi inşaa çabası sancılarıyla sürüyor. Suriye halkına kriz boyunca kucak açan Türkiye şimdi de komşusunun istikrarı için elinden gelen desteği veriyor.

Avrupa’da bir kargaşa ve belirsizlik mevcut. Bir çok Avrupa ülkesinde ırkçılık ve ayrımcılık artıyor. İslamofobi ve antisemitizm ile mücadele konusunda Türkiye’nin emekleri her kesimden takdir topluyor.

Türkiye açısından en hassasiyetle değerlendirilmesi gereken konulardan biri düne kadar yakın müttefiklerimiz olan ABD ve AB arasındaki çatlaklar. Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan Financial Times’a verdiği mülakatta bunu “Cin şişeden çıktı” diyerek özetledi.

TÜRKİYE AVRUPA’NIN VAZGEÇİLMEZİ OLDU

Avrupa Birliği bu yeni süreçte “NATO ve Amerika yanımızda durursa ne ala ama dursa bile biz kendi güvenlik şemsiyemizi kendimiz kuracağız” yaklaşımı ile bir dizi kararlar aldı.

Önemli bir jeo-politik kırılmaya tanıklık ediyoruz. ABD’nin olmadığı bir Avrupa savunmasında Avrupalı iki nükleer güç olan İngiltere ve Fransa’nın Rusya’ya karşı yeterli caydırıcılık üretip üretemeyeceği tartışılıyor. Fransa'nın etkili gazetesi Le Monde'a göre Türkiye zayıflayan Avrupa Birliği için artık "vazgeçilmez bir ortak" haline geldi.

Yaşanan süreç AB’nin yalnızca dışarıya nüfuz etme kapasitesini değil, aynı zamanda iç birliğini ve uyumunu koruma becerisini de sınadı. Ukrayna’daki savaş, Avrupa’nın Rus enerjisine bağımlılığını açığa çıkardı ve savunma sanayisindeki zayıflıklarını gösterdi. COVID-19 pandemisi tedarik zincirlerindeki ve koordinasyondaki kırılganlıkları zaten ortaya çıkarmıştı. Gazze’deki soykırım, dış politika bölünmelerinin derin ahlaki zafiyetlerini ifşa ederken, Suriye’deki durum hâlâ mülteci akınları ve güvenlik sorunları doğurmakta.

Birlikte ele alındığında, bu krizler Avrupa güvenliğine dair yenilenmiş bir vizyonun aciliyetini vurgulamaktadır—bu vizyon AB ile AB dışı müttefikler arasındaki boşluğu kapatmalı ve Avrupa’nın transatlantik ittifaktaki yerini yeniden tanımlamalıdır.
Avrupa, kendi içinde belirsizlik içindeyken dışarıda bölünmüş olmayı göze alamaz. Stratejik özerklik artık sadece bir slogan değil— AB için bir hayatta kalma yöntemidir. AB üyesi ülkelerin tarihine baktığınızda, günümüz Avrupası ile tam bir tezat oluşturan çok sayıda savaş, kan, kin, düşmanlık, nefret, gözyaşı........

© Diriliş Postası