Prof. Zeki Arıkan ve Afşar’daki Vakıflar adlı makale
Res.3: İki gözlü Afşar köprüsü
Bu makalenin amacı, Türkiye Cumhuriyetinin 100. Yılında Prof. Dr. Zeki Arıkan Anısına Tarih Tasarımları adlı kitaptaki Prof. Behset Karaca ve D. V. Karaboğa’ya ait “XVI. Yüzyılda Afşar’daki Vakıflar” adlı makaleye karınca kadrince katkı vermektir. Afşar kazasına tâbi Kötürnek köyünden olmam hasebiyle makalede zikredilen bazı vakıf, zaviye ve benzeri kurumların bulundukları köyler ve yerleri Muğlalı olan Behset Beye nazaran biraz daha iyi bildiğimi düşünüyorum. Ol bakımdan bildiğim bu köy ve yerlere okuyucu ve Behset Beyin dikkatini çekeceğim. Bir zamanlar Isparta Lisesinde tarih öğretmenliği yapan merhum Zeki Arıkan ile birkaç kez telefonda konuşmuş; iletiyle de epeyi bir yazışmıştım. XV-XVI. Yüzyıllarda Hamid Sancağı adlı kitabı benim başucu kitaplarımdandır.
Açar Kelimeler: Behset Karaca, Zeki Arıkan, Afşar, Limen kome, Terziler, Burçaklı Şeyh, Ahi Ali Zaviyesi
Prof. Behset Karaca, çok üretken bir akademisyendir. Isparta’yla ilgili tarihimize ışık tutacak birçok yayın yapmıştır. Ancak, Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişimi görmezden gelmesi anlaşılır gibi değildir. Ben şahsen O’nun yayınlarından çok yararlandım. Yenice Derbendi, Firigos Boğazı ve İbn Emre, nam-ı diğer Mihmadlar karyesi, bunlar içinde başta gelirler. Yenice Derbendi, Kemer Boğazı’ndan geçen tarihî Anayol’a [Kıral Yolu: Tarikü’l-Cadde], Firigos Boğazı ise bir zamanlar Kemer Boğazı’nın adının Firigos Boğazı olduğuna, boğazda gemi çalıştığına ve bölgedeki Firiklere işaret eder. Bunlar, tarihimiz için çok büyük katkılardır [bk.Har.2-3].
Hoca, gölün rakımının 914.50 metreye düşmesi ve ortaya çıkan birçok kent kalıntısına rağmen, hâlâ Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişime inanmıyor. Bunun sebebini az çok biliyorum: Hoca, “göl, tarihte iki parça olmuş olsaydı, Eğirdir Köprübaşı’ndaki balıklağı olmaması gerekirdi” demek istiyor. Behset Beyin buradaki yanılgısı, balıklağıları, göl kıyısında sanmasındandır. Hâlbuki balıklağılar umumiyetle ırmaklar üzerindedir ve Eğirdir-Köprübaşı balıklağısı da gölün ayağı üzerindeydi. Eğirdir-Köprübaşı’nın 07 bm güneyi, yâni şimdiki Eğirdir Gölü’nün yedi bm güneyindeki Cire balıklağısı buna güzel bir misaldir (Arıkan, 1988: 113). Merhum Zeki Arıkan’ı büyük bir saygıyla anıyorum. O’nun bu kaydı olmamış olsaydı, Behset Beye nasıl cevap verebilirdim?
Eğirdir Gölü’nün yaklaşık 500 yıl önce iki ayrı göl olduğunu, başta Süleyman Demirel Üniversitesi ve bilhassa Behset Beyi ikna edemedim ki, Giresunlu, Uşaklı, Eskişehirli tarihçileri ikna edebileyim. Hâlbuki “Afşar’a tâbi Maziye karyesi, Firigos Boğazı’nda gemi hâsılından 500 [akçe]” ile “Afşar kazası, Yenice Derbendi, Eğirdir Yörüklerinden Celâlî Karamanlısı 14 kişi tarafından tamir edilir” bilgilerini bana veren Behset Beyin kendisidir. Hoca, “16. Yüzyılda mühim bir şehir olan Afşar, daha sonra eski önemini kaybetmiş ve 19. Yüzyıl ortalarında 50-60 hanelik bir köy haline düşmüştür” [s.127] der. Bunun sebeb-i hikmeti göl sularının yükselmesiyle, Kemer Boğazı’ndaki Yenice Köyü Köprüsü, Anayol ve Afşar ile Barla arasındaki birçok köyün göl altında kalmış olması olmasın? Göl seviyesinin 918.00 metreden 914.50 metreye düşmesiyle altı [6] yerleşim yerinin kalıntıları meydana çıkmıştır [Har.2-3, R.6].
Hoca’nın oturduğu Isparta’ya Eğirdir Gölü 33, Kemer Boğazı 50, gölün doğu sahili 70 bm (km) kadardır. Hoca, Isparta SDÜ tarih profesörüdür ve bir ara tarih bölümü başkanlığı da yapmıştır. Ben eski Afşar, şimdi Gelendost kazası köylerini bir bir dolaşarak bütün yer ve mevkii adlarını tesbit ettiğim için, Behset Beyin bilemediği yer adlarını bilmem, O’na nazaran biraz daha kolay oldu, ama benim de hâlâ bilemediğim yerler var. Katkı vermek istediğim yer adlarını, makale sayfa numarasına göre sırayla vermeye çalışacağım.
126. Afşar, çevre köyler için bir Pazar yeri olması bakımından önemlidir. Çaltılı Şükrü Günay amca 2010’larda gördüğümde, Afşar pazarında şiniği beş kuruştan arpa sattığını söylemişti. Afşar pazarı Cuma günü idi.
127. Ilgun köyü, bugün için Yenice köyü arazisinde kalmıştır ve Yenice köyüne yaklaşık üç bm uzaklıktadır. Şimdilerde gölün çekildiği yerleri Ilgın [yılgın] bitkisi kaplamaktadır. Önlem alınmazsa Ilgın ormanı olacaktır.
128.1. Ankara’daki Arslanhane’ye benzeyen Afşar Camii, 1501 yılı, hatta 1478’den önce de mevcuttur.
2. Makalede -halk arasında Karaca Ahmet denilen Şeyh Ahmed’in Afşar köyündeki mezarını tesbit ettik. Ziyaret edilen önemli yerlerdendir- deniyor. 2.1. Şeyh Ahmet, Yenice’dekinden farklı olmalı. 2.2. Afşar, Şeyh Ahmet’i bilmiyor; bu mezarı değil [R.1-2], Koru’daki Güldede’yi ziyaret ediyor. 2.3. Mezar taşında Haç işareti varmış. Bir Afşarlı, Res.2’de görüldüğü gibi Afşar hayrına eski mezar taşları içine mermer mezar taşları koymuş.
3. Yenice Şeyh Ahmed zaviyesi, Afşar-Köke yolunun sol kıyısındaki Pınarocağı’ndan gelen suların Düden’e girdiği yerin yanındadır. Düden’e giren sular, Yenice Sivrisi’nin altından geçerek, Kaynarca Pınarı’ndan çıkarmış. Kaynarca Pınarı, Bigadiç veya Marsyas ırmağının ilk kaynadığı yerdir [bk. Har.1-2-3].
Akdağ’ın “Ahmet Tekeri” dediği bu tekke/zaviye için bir hikâye var. Akdağlı........
© Dikgazete.com
