menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gazi Osman Paşa’nın hemşehrisi 'Okçular Tepesi'ndeki Türk Erhan Afyoncu!

21 0
25.08.2025

Yeni Anayasa tartışmaları ve “Terörsüz Türkiye” süreci, beraberinde bazı kavramlaştırmaları yeniden gündeme taşıdı. Özellikle devletin kurucu kimliği ve vatandaşlık anlayışı konusunda geçmişte de tartışma yaratmış olan “Türkiyelilik” kavramı, yeniden masaya yatırılıyor. Türklüğü ve Türk vatandaşlığını esnetme, hatta kurucu iradenin tarihsel ve kültürel temellerini muğlaklaştırma amacı taşıdığı öne sürülen bu kavram, aslında köklü bir geleneğe dayanmıyor. Ne tarihte ne de kültürel hafızada karşılığı olan “Türkiyelilik”, birkaç aktörün telaffuzu sonrasında siyasal ve akademik çevrelerde popülerleşmeye başladı.

Burada dikkat çekici nokta, kavramın toplumsal bir ihtiyacın sonucu olarak ortaya çıkmaması, aksine belli siyasi odakların ideolojik tercihlerinin ürünü olarak gündeme sürülmesidir. Oysa Türkiye Cumhuriyeti, Anayasa’da da açıkça belirtildiği üzere, “Türk” adını hem kurucu milletin tarihi misyonuna hem de vatandaşlık hukukunun kapsayıcı şemsiyesine dayandırmaktadır. Türk kimliği, sadece etnik bir aidiyet değil; binlerce yıllık devlet geleneği, ortak mücadeleler, ortak değerler ve Cumhuriyet’in kurucu felsefesiyle bütünleşmiş bir üst kimliktir.

Türkiyelilik” gibi belirsiz ve yapay kavramların ortaya atılması, vatandaşlık bağını zayıflatmakla kalmaz; aynı zamanda toplumsal birlik ve milli aidiyet duygusunu da aşındırır. Bir ülkenin vatandaşlık anlayışı, tarihten ve kültürden beslenmediği sürece yapay kalmaya mahkûmdur. Bu nedenle bugün yeniden ısıtılarak gündeme taşınan bu tür kavramların, Anayasa tartışmalarına sahici bir katkı sunmak yerine, kimlik siyaseti üzerinden kutuplaşmayı derinleştirme riski taşıdığı görülmektedir.

Sanatçı Oktay Kaynarca’nın bir televizyon programında sarf ettiği “Ben Türkiyeliyim, Türkiye milliyetçisiyim” ifadesi, yalnızca bireysel bir görüş beyanı olarak kalmadı; Türkiye’nin çekilmek istendiği kaotik ortamın kapısını da aralamış oldu. Bu sözler, kısa sürede kamuoyunda geniş yankı buldu, tartışmaları hararetlendirdi ve toplumu farklı kamplara ayıran yeni bir fay hattı oluşturdu.

Özellikle “Yeni Anayasa” tartışmalarının hız kazandığı bir dönemde bu çıkış, Türk adının Anayasa’dan çıkarılması gerektiğini savunan marjinal unsurları cesaretlendirdi. Zira “Türkiyelilik” gibi belirsiz ve tarihsel köklerden yoksun bir kavramın dillendirilmesi, yalnızca kavramsal bir tartışma değil; aynı zamanda Türk kimliğinin kurucu unsur olarak varlığını sorgulamaya açan bir girişimdir. Cumhuriyet’in temel felsefesi ve kurucu iradesiyle bağdaşmayan bu yaklaşım, vatandaşlık bilincini sağlamlaştırmak yerine bulanıklaştırmakta, ortak kimlik etrafında kenetlenmiş toplumsal yapıyı gevşetmektedir.

Kaynarca’nın sözleri, kültürel bir perspektif ya da kişisel bir aidiyet tanımı çerçevesinde değerlendirilebilirdi. Ancak mesele, siyasal tartışmaların en sıcak gündem maddelerinden biri olan Anayasa’ya dokunduğu anda, sembolik anlamının ötesine geçerek doğrudan siyasi bir tartışmanın parçası haline gelmiştir. Bu nedenle mesele, bir sanatçının bireysel kimlik beyanı olmaktan çıkmış; Türkiye’de milliyet, vatandaşlık ve kimlik konularında derin ayrışmaları tetikleyen bir polemik haline dönüşmüştür.

Türkiyeliyim” söylemi, toplumun geniş kesimlerinde, Türk kimliğini zayıflatma çabalarının yeni bir aşaması olarak algılanmakta; bu da yalnızca ideolojik tartışmaların değil, milli birlik ve toplumsal barışın da geleceğini ilgilendiren bir mesele haline gelmektedir.

Milli Savunma Üniversitesi Rektörü ve aynı zamanda tarihçi olan Prof. Dr. Erhan Afyoncu, CNN TÜRK ekranlarında kendisine yöneltilen “Tarihte Türkiyeli kavramı var mıdır?” sorusuna verdiği cevapla tartışmalara farklı bir boyut kazandırdı.

Prof. Dr. Afyoncu, “Türkiyeliyim, Türkiye milliyetçisiyim” şeklindeki ifadelerin tarihi bir temele dayanmadığını, geçmişte kullanılmamış kavramlar olduğunu vurguladı. Ona göre; doğru olan, “Türk’üm, Türk milliyetçisiyim veya Türkçüyüm” şeklindeki beyanlardır. Afyoncu, bu noktada çok çarpıcı bir örnek de verdi: “İspanyol, İspanyalıyım diyor mu? Fransız, Fransalıyım diyor mu? O halde Türk için de aynı ölçü........

© Dikgazete.com