CHP’de casusluk iddiaları: Hüseyin Gün ve İngiliz istihbaratı bağlantısı İmamoğlu davasını sarsıyor!
Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’in 27 Ekim 2025 tarihinde (bugün) Ankara’ya gerçekleştireceği resmi ziyaret öncesinde Hüseyin Gün, 4 Temmuz 2025 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında “yabancı ülke lehine ajanlık faaliyetleri yürütmek” suçlamasıyla tutuklanmıştı.
Soruşturma dosyasına yansıyan bilgilere göre Gün’ün, İngiltere merkezli danışmanlık şirketleri ve bazı finans kuruluşlarıyla temas halinde olduğu, kriptolu mesajlaşma uygulamaları üzerinden veri ve bilgi alışverişi yaptığı, Türkiye’deki seçim süreçlerine dair dijital analizler gerçekleştirdiği, bu analizleri İngiltere’ye aktardığı iddia edilmişti.
Savcılık kaynakları, Londra merkezli bazı finans kuruluşları üzerinden yüksek miktarda para transferleri yapıldığını ve dijital trafik kayıtlarında İngiltere merkezli ‘IP’ adresleri ile yoğun veri yönlendirmeleri bulunduğunu öne sürmektedir. Bu teknik bulgular, medyada Hüseyin Gün’ün “İngiliz casusu” olarak anılmasına neden olmuştur. Ancak tüm bu iddialar henüz soruşturma aşamasında olup, şimdilik kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmamaktadır.
Hüseyin Gün ismi aslında uzun süredir siyasi analiz çevrelerinde biliniyordu. Kendisinin, veri analitiği, siyasal iletişim ve dijital kampanya yönetimi konularında uzmanlaşmış bir danışmanlık ağının parçası olduğu, özellikle yerel seçim süreçlerinde bazı siyasi aktörlerle temas kurduğu iddia ediliyor.
Gün’ün adı, 2024 yerel seçimleri sonrasında Ekrem İmamoğlu çevresiyle kurduğu profesyonel bağlantılarla anılmaya başlamıştı. İddiaya göre; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin dijital strateji ekibine yakın bazı isimlerle ortak projeler yürütmüş, seçim sonuçlarına ilişkin büyük veri analizleri sağlamış, seçmen eğilimlerini algoritmik modellerle tahmin etmeye çalışmıştır.
Ancak bu temasların “danışmanlık faaliyeti” mi yoksa “bilgi sızdırma operasyonu” mu olduğu, hâlâ belirsiz. Savcılık, bu ağın bir bölümünün İngiltere merkezli veri şirketleriyle “ortak analiz altyapısı” kurduğunu tespit ettiğini öne sürerken; İmamoğlu cephesine yakın kaynaklar, Hüseyin Gün’ün bağımsız bir veri analisti olduğunu ve belediye ya da kampanya ekibiyle resmi bir ilişkisi bulunmadığını söylüyor.
Hüseyin Gün, 4 Temmuz 2025 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen “yabancı ülke lehine ajanlık faaliyetleri yürütmek” suçlamasıyla tutuklanmıştır. Soruşturma dosyasına yansıyan iddialara göre Gün, bir “OSINT (açık kaynak istihbaratı) programı” çerçevesinde faaliyet yürütmüş; bu programın “şemsiye” yapı altında “dark-web” benzeri bilgi kaynaklarını içerdiğini belirtmiştir. İfadesinde, bu program aracılığıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait çok sayıda kurumsal e-posta adresi ve şifreye ulaşıldığını, bu sayede belediye içindeki yazışma ve bilgi akışına erişim imkânı bulunduğunu belirtmiştir. Ancak aynı ifadede, “herhangi bir müdahale yapılmadığını” da söylemiştir.
Gün, ifadesinde şunları açıklamıştır: 10 Haziran 2019’da “manevi annem” olarak tanımladığı Seher A. aracılığıyla tanıştığı Necati Özkan ile, 31 Mart 2019 ve 23 Haziran 2019 tarihleri arasında seçim sürecine dair birlikte çalıştıklarını belirtmiştir. Özkan’ın, o dönemde Ekrem İmamoğlu’nun seçim kampanyasının menajeri ve siyasi danışmanı olarak görev yaptığını ifade etmiştir. Gün, kendi şirketi “Piiq” üzerinden “Darren, Aaron ve Ed” adlı ortaklarla birlikte çalıştığını, Aaron’un istihbarat servisi eski çalışanı olduğunu ve teknik analiz işlerinin bu kişi tarafından yürütüldüğünü belirtmiştir.
-Hüseyin Gün, “manevi annem” dediği Seher Elçili Alaçam ve Ekrem İmamoğlu ile İBB Başkanlık ofisinde...
Gün, Özkan’ın kendisinden OSINT programına “bakmasını” istediğini, araştırma sonucunda İBB’ye ait çok sayıda kurumsal mail ve şifreye ulaştıklarını, bu imkan sayesinde belediyenin derinlerine kadar erişebilme kabiliyeti elde ettiklerini ancak “yalnızca bilgi temini” yapıldığını ve müdahalenin gerçekleşmediğini aktarmıştır. Gün ayrıca, sahip oldukları yazılımın adı “pq” olduğunu, bu yazılımın mucidinin Aaron olduğunu ve Aaron’un eski istihbarat yöneticisi olduğunu söylemiştir.
Gün ifadesinde, yazışmalarda “Mayor” olarak geçen kişinin Ekrem İmamoğlu olduğunu, kendilerinin yaptıkları analizleri Özkan aracılığıyla İmamoğlu’na ilettiklerini ve İmamoğlu’nun bu süreçten haberdar olduğuna dair ifadeler kullanmıştır. Ayrıca, seçim süreci sonrasında bir toplantıda “İstanbul Senin” isimli bir projeyi tanıttıklarını ve bu toplantıda adı geçenler arasında Melih Geçek, Özkan ve Yavuz Saltık gibi şahıslar bulunduğunu belirtmiştir.
Gün, ayrıca medya mensubu Merdan Yanardağ ile de bağlantısı olduğunu, dönem dönem elden “cüzi miktarlarda” para verdiklerini, Yanardağ’ın bir röportaj yayınında sorması için kendi tarif ettiğini ancak tamamen tavsiyeye dair olduğunu söylediğini ifade etmiştir. Bu bağlamda, 2019 seçimlerinde analiz ve raporlamayla İmamoğlu’nun kampanyasına destek verdiğini, irtibat kurduğu kişinin Özkan olduğunu ve Özkan’ın da İmamoğlu’nun bilgisi dahilinde hareket ettiğini belirtmiştir. Seçim sonrası Gün ve Seher A.’nın Saraçhane’deki belediye binasında ofiste tebrik edildiğini ve bu durumun “tüm faaliyetlerden İmamoğlu’nun haberdar olduğu” şeklinde yorumlanabileceğini ifade etmiştir.
Bu ifadeler temel alındığında, soruşturma açısından öne çıkan iddialar şunlardır: Gün’ün veri analitiği ve açık kaynak istihbaratı (“OSINT”) adıyla yürüttüğü faaliyetlerde, belediye kurumlarının kurumsal altyapısına dair mail-şifre gibi bilgilere ulaşıldığı; bu bilgilere dayalı analizler yapıldığı; bu analizlerin Özkan üzerinden İmamoğlu’nun kampanyasına ya da görev sürecine yön verdiği; ayrıca medya aracılığıyla kamuoyu yönlendirme çabalarının bulunduğu; ve tüm bu sürecin bir yabancı ülke lehine ya da istihbarat bağlantılı biçimde işlendiği iddia edilmektedir.
Ancak, tekrar vurgulamak gerekir ki; tüm bu bilgiler hâlâ soruşturma aşamasındaki iddialardır ve henüz mahkeme kararıyla kesinleşmiş değildir. Bu çerçevede, “casusluk”, “yabancı ülke lehine faaliyet”, “seçim sürecine müdahale” gibi iddialar hukuki bakımdan şu an için kesinlik taşımamaktadır.
Bu olay, Türkiye’de uzun süredir tartışılan “Derin Londra” etkisini yeniden gündeme taşımıştır. Zira İngiliz istihbarat çevrelerinin, veri temelli psikolojik harp teknikleri ve seçim mühendisliği alanında küresel ölçekte faaliyet yürüttüğü bilinmektedir. Cambridge Analytica skandalı hâlâ hafızalardadır.........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d