Almanya’nın sessiz denge faktörü Sinan Selen ve iç istihbaratta Türk profili!
53 yaşındaki Sinan Selen’in, yaklaşık 10 aydır vekaleten yürüttüğü Almanya iç istihbarat’ından sorumlu Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın (BfV) başına asaleten getirilmesi Almanya ve Türkiye'de oldukça yankılandı. Selen, 4 bin 200 kişilik teşkilatın resmen başına geçti.
Almanya, 2020’lerin ortasında güvenlik stratejisini köklü biçimde yeniden tanımlıyor. ABD ile istihbarat işbirliği, Rusya-Ukrayna savaşı, göç dalgaları ve İslamcı radikalleşme dosyaları, Berlin’i iç tehdit algısını gözden geçirmeye zorladı. İşte bu süreçte, 1972 doğumlu Türk kökenli bir isim, Sinan Selen, Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın (BfV) başına getirildi.
Selen’in atanması, yalnızca Almanya’daki Türk kökenli nüfusa bir “entegrasyon mesajı” değildi; aynı zamanda Türkiye’nin bölgesel istihbarat kapasitesine karşı Berlin’in stratejik bir dengeleme hamlesi olarak da yorumlandı.
Çünkü Selen’in kökeni, eğitimi ve geçmiş görevleri itibarıyla hem Türk kültürünü hem Alman devlet yapısını iyi bilen “çift yönlü bir profil” oluşturuyor. Bu tür figürler, modern Avrupa istihbaratında “çapraz bağ kurucu / cross-link operative” olarak değerlendiriliyor. Yani iki ülke arasındaki istihbarat trafiğinde sessiz bir denge faktörü.
Berlin yönetimi, son yıllarda Türk diasporasını güvenlik ve kimlik politikasının bir parçası haline getirdi. Yaklaşık üç milyonluk Türk kökenli nüfus, Almanya’nın hem iç güvenlik hem de dış politika denkleminde kilit bir unsur. Sinan Selen’in yükselişi bu açıdan “entegrasyonun vitrini” kadar, kontrolün profesyonelleştirilmiş hali olarak da okunabilir.
Almanya, Türkiye’nin iç siyasetine mesafeli görünse de Ankara’nın Orta Doğu ve Balkanlar’daki etkisini yakından izliyor. BfV’nin başına getirilen Türk kökenli bir ismin hem Türkiye’ye karşı algıyı yumuşatmak hem de diaspora içindeki istihbarat hareketliliğini daha iyi yönetmek için seçilmiş olması olası bir senaryo.
Gerçek Edebiyat yazarı Selim Esen, kaleme aldığı son yazısında, Uğur Dündar ile Almanya’nın yeni iç istihbarat başkanı Sinan Selen arasındaki ilginç ve tarihî bir kesişmeye dikkat çekti. Bu hikâye, yalnızca bir tanışıklığın ötesinde, iki ülkenin medya ve istihbarat tarihine dokunan ince bir toplumsal hafıza hattı gibi okunabilir.
1970’li yılların Ankara’sı… TRT’nin tek kanal olduğu, televizyonun toplum üzerindeki etkisinin Almanya’ya yeni yeni hissedildiği dönemler. Uğur Dündar o yıllarda, henüz kariyerinin başında genç bir televizyoncuydu. Çalışma arkadaşlarından biri de Işık Selen idi. Selen, yapımcı ve yayıncı kimliğiyle TRT’nin entelektüel kuşağını temsil ediyordu. Ancak 1970’lerin sonundaki siyasi atmosfer, birçok gazeteci ve entelektüeli olduğu gibi onu da yurt dışına yöneltti.
Işık Selen, Batı Almanya’ya yerleşti. Köln merkezli WDR (Westdeutscher Rundfunk) kanalında yapımcı olarak çalışmaya başladı. Ağustos 1977’de ise gazeteci Mine Özdöl ile evlendi. Bu evliliğin nikâh şahidi Uğur Dündar’dı. Işık Selen, Mine Özdöl’ün ilk evliliğinden olan oğlu Sinan’ı evlat edindi. O çocuk, yıllar sonra Alman iç istihbaratının tepesine çıkacak isim olacaktı: Sinan Selen.
1972 doğumlu Sinan Selen, Almanya’da eğitimini tamamladıktan sonra federal güvenlik kurumlarında hızla yükseldi. Terörle mücadele, sınır güvenliği ve istihbarat koordinasyonu alanlarında önemli görevler üstlendi. Ve 14 Eylül 2025’te, Almanya İç İstihbarat Teşkilatı (BfV) Başkanlığı’na atandı. Bu, Almanya tarihinde ilk kez Türk kökenli bir ismin istihbaratın en üst koltuğuna oturması anlamına geliyordu.
Selim Esen, yazısında bu bağlantıyı “dikkat çekici bir tesadüf” olarak tanımlıyor. Ancak bu hikâye, aslında Türkiye’nin modernleşme ve diaspora serüveninin bir özeti gibi. 1970’lerin siyasi dalgalanmaları, Türkiye’den Almanya’ya giden bir medya mensubunun kaderini, 2020’lerin Avrupa güvenlik mimarisine bağlamış durumda.
Yavuz Özüstün, Dr. Mehmet Tahir Özüstün ve Fatma Zahire Özüstün’ün çocuğu olarak 15 Nisan 1931’de İstanbul’da doğdu. Çerkes kökenli olan Özüstün, İngilizce ve Fransızca bilmekteydi.
İlköğrenimini İstanbul’da tamamladıktan sonra İstiklal Lisesi’nden mezun oldu. Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi Fransız Filolojisi Bölümü’nde tamamladı. Müziğe çocuk yaşta, büyük akrabalarından Eyyûbi Mustafa (Sunar) Bey’den aldığı keman dersleriyle başladı. İlk Türk musikisi eğitimini Ali Rıza Şengel’den, Batı müziği eğitimini ise Fritz Kerten’den aldı.
1950 yılında profesyonel müzik yaşamına başladı. Aynı yıl İstanbul Radyosu’nda çeşitli müzik topluluklarında görev aldı ve Batı müziği toplulukları için düzenlemeler yaptı. 1965’te TRT İstanbul Radyosu’na tonmaister (ses yönetmeni) olarak atandı. 1968 yılında TRT spikerlerinden Mine Özdöl ile evlendi. Bu evlilikten Sinan adında bir oğlu dünyaya geldi.
Yavuz Özüstün, bir dönem Üsküdar Musiki Cemiyeti bünyesinde çalıştı ve Türk musikisi ile caz müziğini sentezleyen çalışmalara imza attı. Berklee College of Music’e ders ve sınav kayıtlarını Türkiye’den göndererek mezun oldu. Caz........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d