Bir medeniyet hareketi: Ahîlik ve Fütüvvetnâme
Bir önceki yazımızda, Ahîlik sisteminin adeta “Anayasası” sayılabilecek Fetâ ve Fütüvvet kavramları üzerinde durmuştuk. Bu yazımızda ise, fütüvvet esaslarının yazılı ve sistemli bir şekilde kayıt altına alındığı Fütüvvetnâmeler hakkında bilgi vermeye çalışacağız.
Türklere mahsus fütüvvet olan Ahîlik, Türk alpçılığının (akılığının) İslâmîleştirilmiş şeklidir. İranlılar gibi Türkler de İslâmî fütüvveti benimsemekle birlikte, kendi kültürlerindeki kahramanlık meziyetlerini yaşatmaya devam etmişlerdir.
Fütüvvetnâmelere geçmeden önce, “fütüvvet” kelimesinin nasıl yorumlandığına bakalım. Fütüvvetten ilk defa bahseden Ca‘fer es-Sâdık, bu kavramı “Ele geçen bir şeyi öncelikle başkalarının istifadesine sunmak, ele geçmeyen bir şey için de şükretmek” şeklinde tanımlar.
İslâmiyet’ten önce kurulmuş olan ve “Hılfu’l-Fudûl” adıyla bilinen teşkilatın mensupları, fütüvvet özelliklerine sahip kişilerdi. Hz. Muhammed (s.a.v.), peygamberlikten önce bu teşkilata üye olmuş ve çalışmalarına destek vermiştir.
Fütüvvet anlayışının temelini merhamet, cömertlik ve fedakârlık oluşturur.
VIII. yüzyılda Irak ve İran’da ortaya çıkan fütüvvet anlayışı, zamanla tasavvuf çevrelerine ve meslekî teşekküllere nüfuz etmiştir. Fütüvvet esaslarını konu edinen ve giderek bu teşekküllerin bir çeşit........
© Dikgazete.com
