menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Utanç gibi itibar da taraf değiştirmeli

37 0
29.08.2025

İfşalar dalga dalga büyürken Mine Söğüt’ün erkeklerin mağduriyetinden, tacize ses çıkaran kadınların yarattığı ‘şiddet’ten dem vurduğu yazısı haklı olarak yoğun tepkiye yol açtı.

Mine Söğüt’ün yazısı çok uzun mücadeleler sonucu duyulur hale gelen kadın sesini eril faillerin pervasız ve edepsiz yakınmalarıyla eşitliyor. Bu haliyle aslında taciz ifşalarının tacize uğrayan kadınları yüreklendirmek ve faillerin uykularını kaçırmaktan çok daha fazlasını yaptığının da tersinden kanıtı. Zira patriyarkal işbirliğinin hangi örüntülerle kurulduğunu gösteriyor.

Kültür-sanat camiamızın ağzı bol laf yapan, yeri gelince kadın hakları konusunda bayrak sallayan modern görünümlü bazı fail erkeklerinin olağan şüphelilerden daha vahim bir riyakarlıkla ilgili her tür suçu pervasızca işleyebilmesinin arkasında gönüllü bir kayırma, ‘bizden’ diye ayırma mekanizması var. Daha edebi bir dille yazılmış olsa da söz konusu yazıdaki ‘Aman masamızın tadı kaçmasın!’ diye özetlenebilecek yaklaşım, sorgulanan kadın itirazının da sorgulanmayan erkek imtiyazı gibi, sadece erkeklerin ekmeğine yağ sürdüğünü gayet güzel ortaya koyuyor.

‘Yazarlar masası’ meselesi beni bir süredir düşündürüyordu, bu vesileyle üzerine birkaç satır yazayım…

Edebiyatçıların, yazarların bir araya gelmesi, toplumsal olaylar karşısında gerçek bir duruş sergilemesi olanağının yanı sıra somut haliyle de eskilerin parlak resimlerini anımsatan ‘masa’, ‘masa üstünde’ hoş bir fikir. Ama bilin bakalım eskilerin edebiyat ortamlarına göre ne eksik: Öncelikle bir edebiyat ortamı. Bu masalarda gerçek bir itiraz, dolayısıyla sanatçı olmanın gerektirdiği ‘uyumsuzluk’ ve isyan maalesef yok. Kapsayıcılık da yok, imtiyazlı yerde bir köşe kapmaktan duyulan sevinç var. Beyoğlu’nun fişli tacizcilerine açık olabilen bir masada örneğin taşranın pırıl pırıl bazı kadın yazarlarının esamesi okunmuyor. ‘Aman uzak olsun öyle masa’ dedirtiyor.

Sözüm masaların tüm gediklilerine değil, içlerinde beğendiğim ya da sevdiğim insanlar da var. Ayrıca yazı üzerine masadan istifasını hemen bildiren kadın yazarlar da oldu. Bazı şeyler artık gerçekten değişsin ve ille kurulacaksa kadın sesini, LGBTİ sesini, kültürel itirazı gerçekten ortaya koyabilen masalar kurulsun istiyorum. Kültür sanat dünyamıza hala hâkim olan ‘Sen, ben, bizim oğlan’ anlayışının artık sadece küflü değil, egemenle uzlaşmak bakımından tehlikeli de bir hal aldığını gösterdi bu ifşa dalgası.

‘Masa’yı şu andan sonra daha çok metafor olarak kullanacağımı da belirteyim. Ben edebiyatın da yazarın da ‘Kendim ve Ahbaplarım Cemiyeti’ dışında kaynaklardan beslenmesi gerektiğine inanırım. Kendiliğinden kurulan masaları, mesela her buluşmanın her şeye rağmen yaşam sevinci kutsamasına dönüşüverdiği kadın masalarını ya da gerçek bir üretim, tema, eylemlilik üzerine........

© Diken