menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Orta Doğu’nun Mimarı Mark Sykes

12 0
thursday

On sekizinci yüzyıldan itibaren emperyal amaçlar güden Avrupa devletlerinin uyruğu olan kişiler ama özellikle Britanya uyruklu birçok gezgin, araştırmacı, arkeolog, gazeteci Osmanlı Devleti hâkimiyetindeki topraklara seyahatler yaptılar. Muhakkak ki bu seyyahlar, araştırmacılar, arkeologlar, gazeteciler sadece söz konusu mesleklerle iştigal eden kişiler değil aynı zamanda kendi devletlerinin istihbarat servislerinin bir elemanı ya da bu istihbarat servislerine bilgi aktaran görevlilerdi.

Bunlar, Osmanlı Devleti hakimiyetindeki değişik bölgelerde arkeolojik kazılar yapmak, tarihi araştırmak, yeraltı ve yer üstü zenginliklerini keşfetmek, dil, ırk, din, mezhep etnik yapılar hakkında bilgilenmek, ülke insanlarının değişik geleneklerini, göreneklerini, kültür ve davranış kalıplarını öğrenmek ve bunları ilgili birimlere iletmek de görevlilerdi.

Horatio Herbert Kitchener, Wilfrid Scawen Blunt, Aubrey Herbert, David Hogart, Thomas Edward Lawrence, Gertrude Bell, Gerald Fitsmaurice, George Lloyd, James Zohrab, John Philby, Yüzbaşı Shakespeare, Percy Cox, Percy Lorraine, Alfred Rawlinson, John Bagot Glubb, Binbaşı Noel, Albay Gerald Leachman vesaire birçok casus- diplomat- gazeteci-araştırmacı- arkeolog arasında Britanya Kraliyeti’nin Orta Doğu’da askeri-siyasi ve istihbarat anlamında belki de en önemli ismidir Sör Mark Sykes…

Mark Sykes’ın türkçe’ye çevrilmiş iki gezi kitabı ve ayrıca, Türkçe’ye maalesef henüz çevrilmemiş “The Kurdish Tribes of The Ottoman Empire” ile “The Future of The Near East “ adlı iki makalesi var.

Bu eserlerdeki fikirlerinin doğrultusunda oluşan “Yeni Ortadoğu” fotoğrafına bakınca Mark Sykes’ın; hem Kitchener, hem Lawrence, hem de Gertrude Bell’e ve diğer çok önemli casus ve diplomatlara göre gerek Osmanlı coğrafyasının Asya kısmında neşv ü nema bulan yeni oluşumlarda gerekse bu oluşumların yavaş yavaş Siyonizm lehine İsrail devletine doğru evrilişinde çok daha önemli hatta en önemli bir figür olduğu ortaya çıkıyor.

“Barışa son veren barış” tabiri sanki Mark Sykes’a yazılmış gibi geliyor bana, ama yaşasaydı “Orta Doğu” düzenlemesine farklı dokunuşlar mı yapardı yoksa zaten “Orta Doğu” onun dokunuşlarına göre mi düzenlendi tam olarak bilemiyorum.

Aslında, Mark Sykes’ın fikirlerini açıklayan makaleleri gözden geçirildiğinde savaştan sonra “Yeni Ortadoğu” için Britanya’nın yol haritasını ve Sykes’ın Osmanlı Devleti’nin encamı ne olmalı, yaşamasına ne kadar izin vermeli, yaşayacaksa nerelerde hüküm sürmesi, nereleri bırakması gerektiğine dair fikirlerini ortaya koyuyor.

Mark Sykes’ın bu fikirlerinin ışığında İtilaf Devletleri, Osmanlı Devleti’ne Sevr Antlaşması’nı dayatacak, o olmazsa Osmanlı Devleti’nin devamı olan Türkiye Cumhuriyeti ile Lozan Antlaşması çerçevesinde bir uzlaşmaya gidecekti.

Sykes deyince akla hemen Fransız diplomat François Georges Picot ile beraber hazırladıkları Sykes-Picot Antlaşması gelir. Bolşevik Rus Devrimi’nin yöneticilerinin ifşa etmesiyle ortaya çıkan bu gizli antlaşma ile Britanya ve Fransa, Osmanlı Devleti’nin Orta Doğu topraklarını paylaştılar ve daha sonra “manda” sistemi haline gelecek olan Suriye, Lübnan üzerindeki Fransa ve Mezopotamya, Hicaz, Ürdün ve Filistin üzerindeki Britanya himayelerinin temel taşını attılar.

Sör Mark Sykes, bu antlaşmanın fikirlerini olgunlaştıran “de Bunsen Komitesi” nin de en önemli üyesiydi.

Mark Sykes; sadece Osmanlı’nın ve İslam dünyasının temeline dinamit döşeyen Sykes-Picot Antlaşması’nı hazırlayan bir diplomat değildi, aynı zamanda bugünkü İsrail’in temellerini atan Hristiyan bir Siyonistti.

Sykes’ın “Doktor Eeizmann, bir oğlunuz oldu!” diye koşarak daha sonra İsrail’in ilk cumhurbaşkanı olacak olan Weizmann’a müjdeyle verdiği kağıtta Britanya Dışişleri Bakanı Alfred James Balfour’un imzasıyla yazılmış olan “Majestelerinin hükümeti, Filistin’de Yahudi halkı için bir vatan kurulmasını olumlu karşılıyor ve bu hedefin gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak için elinden geleni yapacaktır.” ibareleri bugünkü İsrail devletinin habercisiydi.

Balfour Deklarasyonu olarak bilinen bu bildiri, Britanya Hükümeti tarafından bir mektupla küresel güç veya küresel sermaye adıyla bilinen yapının gizli dünya önderi olduğu iddia edilen Rothschild ailesinin mensubu Walter Rothschild’e gönderilmişti.

Hiç kuşkusuz bu deklarasyonun perde arkası mimarı Lord Rothschild’ti. Ama perde önündeki mimarları Siyonist Yahudi kimyager Weizmann ile yaşlı babadan Anglikan, genç anneden ise Katolik olmakla beraber kendisi Hristiyan bir Siyonist olan İngiliz diplomat ajan Mark Sykes’tı. Evet, 35000 dönümlük toprak sahibi yaşlı Anglikan bir baba ve genç, tatminsiz Katolik bir annenin Katolik oğlu Mark Sykes…

Evet sadece bir diplomat ve ajan da değildir Mark Sykes, aynı zamanda asker, siyasetçi, parlamenter, seyyah, ajan, haritacı ve karikatüristtir.

Sykes, on dokuzuncu yüzyılın sonuna doğru Osmanlı coğrafyasını müteaddit defalar gezmiş ve gezi notlarını 1899”da “Beş Türk Eyaletine Doğru”, 1904’te de........

© dibace.net