Sakarya Zaferi Öncesindeki Yenilgi (Kütahya Ve Eskişehir Muharebeleri)
Giriş
Kütahya-Eskişehir Muharebeleri, 10- 24Temmuz 1921 tarihleri arasında Yunan Küçük Asya [1] Ordusu [2] ile TBMM Batı Cephesi Kuvvetleri arasında meydana gelen, Afyon, Kütahya ve Eskişehir’in kaybedildiği, Batı Cephesi kuvvetlerinin yenilgisiyle sonuçlanan ve Batı Cephesi kuvvetlerinin muharebeye devam etmesi hâlinde imhâ olmak yerine daha elverişli şartlarda muharebeye devam etmek üzere Sakarya Nehri’nin doğusuna çekildiği muharebelerdir. Bu muharebelerin sonraki safhası ise Sakarya Meydan Muharebesidir.
Öncesinin Önemi…
Kütahya-Eskişehir Muharebelerinin layıkıyla anlaşılması için bu muharebelerin öncesinde yaşanan gelişmelere özetle de olsa göz atmak faydalı olacaktır.
İzmir’in İşgâli ve Sonrasındaki Bölgesel Gelişmeler…
İzmir’in işgâli (15.09.1919) sonrasında 1919 ve 1920 yıllarında Batı Anadolu’da bir yandan Yunan işgâlleri devam ederken düzenli ve güçlü Yunan birliklerine karşı Ali Fuat (Cebesoy) Paşa komutasındaki Kuvay-ı Milliye birlikleri tarafından başlatılan Gediz Taarruzu kapsamında gerçekleşen Gediz Muharebesi’nde (24.10.1920) mağlup olunması Büyük Millet Meclisi (BMM)’nde endişelere ve tartışmalara sebep olmuş, Meclis Başkanı Mustafa Kemâl Paşa da Gediz Taarruzu’nun (24.10.1920) başarısızlıkla sonuçlandığını belirterek düzenli orduya geçmenin gerekliliği üzerinde durmuş, sonrasında Kuvây-ı Milliye’nin tasfiyesine başlanmış, 9 Kasım’da Batı Cephesi, Batı ve Güney Cephesi olmak üzere ikiye ayrılmış, Gnkur.Bşk.lığı görevindeki Albay İsmet (İnönü) Bey bu görevine ilaveten Batı Cephesi Komutanlığına (Eskişehir), Dahiliye Vekili görevindeki Albay Refet (Bele) Bey [3] de bu görevine ilaveten Güney Cephesi Komutanlığına (Afyon) atanmışlar, Mustafa Kemâl Paşa her iki cephe komutanına “Süratle düzenli ordu ve süvari birlikleri meydana getirmek” konusunda direktif vermiş, akabinde düzenli ordu organize olup genişlerken Kuvây-ı Milliye birlikleri de peyderpey düzenli orduya katılmaya başlamış, bu geçiş dönemi içinde bazı sorunlar yaşanmış, bu döneme dek serbest hareket etmeye alışmış ve otoriteden uzak bazı Kuvây-ı Milliye grupları düzenli orduya dâhil olmak istemeyip isyan edince üzerlerine ordu birlikleri gönderilmesi sonucu Kuvây-ı Milliye tasfiye edilerek (Ocak 1921) düzenli ordunun kurulması tamamlanmıştır.
Batı Cephesinde İlk Zafer…
Batı Cephesinde düzenli ordu birlikleri ile Yunan kuvvetlerine karşı ilk muharebe Eskişehir batısındaki İnönü mevkiinde başlamış, Bursa ve Uşak bölgelerinden ileri harekâta başlayan (06.01.1921) Yunan kuvvetleri asıl taarruzlarını Bursa–İnönü–Eskişehir istikâmetinde Albay İsmet Bey’in sorumluluk sahasında yapmış, Albay Refet Bey’in bulunduğu güneydeki Türk kuvvetlerine ise tespit etmek için taarruz etmişler, 9 Ocak’ta İnönü mevkiine kadar gelerek 10 Ocak’ta taarruza geçmiş, düzenli ordu birliklerini yeni tamamlamış ve Yunan kuvvetlerine karşı oldukça zayıf olan Türk kuvvetleri, bu üstün Yunan birlikleri karşısında başarılı bir savunma harekâtı yapmış, Yunan kuvvetleri, beklemedikleri bu başarılı savunma karşısında 11 Ocak’ta eski mevzilerine çekilmek zorunda kalmıştır. Millî Mücâdele’de “I. İnönü Zaferi” olarak geçen bu muharebe, aynı zamanda düzenli ordu birliklerinin Batı Cephesi’nde kazandığı ilk zafer olmuştur.
Bu zafer üzerine Albay İsmet Bey ile Albay Refet Bey mirlivalığa (tümgeneralliğe) terfî ettirilmiş, Meclis Başkanı Mustafa Kemâl Paşa da İsmet Paşa’ya gönderdiği kutlama telgrafında “Siz orada sadece düşmanı değil milletin mâkus (terse dönmüş) talihini de yendiniz. İstilâ altındaki talihsiz topraklarımızla beraber bütün vatan, bugün en uzak noktalarına kadar zaferinizi kutluyor.” demiştir.
Diğer İç ve Dış Gelişmeler…
Bir esaret belgesi niteliğindeki Sevr Barış Antlaşması’nı (10.08.1920) kabul etmeyen BMM, İtilaf Devletleri’ni yurttan çıkarmak için silahlı mücadele de dahil faaliyetlerini kararlı bir şekilde sürdürüyordu. BMM, Millî Mücâdele sırasında güneyde Fransızlara karşı yürütülen gayrı nizamî harpte başarılı olmuş, BMM kuvvetlerinin 1920 güzü sonunda Doğu Cephesinde başarılı bir şekilde sonuçlandırdığı Ermenistan Harekâtı (28.10-06.11.1920) ile Batı Cephesinde Yunan kuvvetlerine karşı kazandığı I. İnönü Zaferi (11.01.1921) üzerine tereddütleri kalkan Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti (RSFSC) temsilcileri ile BMM temsilcileri arasında Türk-Sovyet görüşmelerini başlatmış, Yunan ilerleyişini durdurmuştu. I. İnönü Zaferi üzerine İtilaf Devletleri, Sevr Barış Antlaşmasında bazı değişiklikler yapmak üzere Yunanistan ve TBMM temsilcilerinin de katıldığı bir Londra’da bir konferans düzenlemiş, 23 Şubat’ta başlayan konferansta Sevr Barış Antlaşmasında değişiklik yapılması görüşmelerini Türkiye adına konferansa davet edilen TBMM temsilcileri ile yapmışlar, İtilaf Devletlerinin Sevr Barış Antlaşması’nda küçük değişikliklerle yetinmek istemelerine Türk delegeler tarafından şiddetle karşı çıkılmış, TBMM delegeleri, Misak-ı Millî gereği Sevr Antlaşması’nı hiçbir şekilde kabul etmediklerini dile getirmişler, şiddetli tartışmalardan sonra konferans sonuç alınamadan dağılmış, TBMM Heyeti Başkanı (ve Hâriciye Vekili) Bekir Sami (Kunduh) Bey, Londra Konferansı’nın dağılmasından sonra savaş esirlerinin karşılıklı geri verilmesi ile ilgili olarak, 11 Mart’ta Fransızlar, 12 Mart’ta İtalyanlar, 16 Mart’ta da İngilizlerle ayrı ayrı antlaşmalar imzalamış ise bu anlaşmalar TBMM tarafından onaylanmamış, Londra Konferansı her ne kadar sonuç alınamadan dağılmışsa da İtilaf Devletleri’nin zımnen TBMM’yi tanımaları açısından diplomatik bir başarı olmuştur.
TBMM’nin Uluslararası Suje Olması …
TBMM temsilcileri ile RSFSC temsilcileri arasında devam eden görüşmeler 16 Mart’ta Moskova Antlaşmasının imzalanmasıyla sonuçlanmış, böylece RSFSC, Misak-ı Millî’yi ve BMM’yi tanıyan ilk Avrupa ülkesi olmuş, BMM de uluslararası bir antlaşmayı onaylamış olması münâsebetiyle uluslararası süje hâline gelmiş olduğundan bu antlaşmadan sonra BMM artık “TBMM” olarak anılır olmuştur.
Batı Cephesinde İkinci Zafer…
I. İnönü Muharebesi’nden sonra geri çekilen Yunan kuvvetleri, bu muharebenin olumsuz etkilerini tersine çevirebilmek amacıyla ve İngiltere’nin teşvikiyle iki buçuk ay sonra 21 Mart’ta yeniden taarruza geçerek (üç tümenlik bir kuvvetle) Bursa ve (iki tümenlik bir kuvvetle de) Uşak üzerinden ilerlemiş, Bursa üzerinden ilerleyen Yunan kuvvetleri 26 Mart akşamı İnönü’deki Türk mevzilerine yaklaşmış, 27 Mart’ta bölgede şiddetli çarpışmalar başlamış, 30 Mart’a dek geçen süre zarfında Yunan kuvvetleri, Yenişehir (Bursa), Pazarcık (Bilecik), Bozüyük, (Eskişehir) Bilecik’i; Uşak üzerinden ilerleyen Yunan kuvvetleri de Dumlupınar (Kütahya)’ı işgâl etmiştir. Güney Cephesi’nden aldığı takviyelerle güçlenen Batı Cephesi birliklerinin 31 Mart’ta karşı taarruza geçmesi üzerine İnönü bölgesinde tutunamayan Yunan kuvvetleri 31 Mart-1 Nisan gecesi ağır kayıplar vererek çekilmek zorunda kalır.
Zaferin İtilaf Devletleri Cenahına Yansımaları…
Bu başarı siyasî, askerî ve psikolojik açıdan Millî Mücâdele’nin sonraki seyrini olumlu yönde etkiler. Bir esâret ve utanç belgesi olan Sevr Barış Anlaşması’nı TBMM’ye de kabul ettirmeyi yönelik bu Yunan taarruzundan da umulan sonuç elde edilemeyince İtilaf Devletleri arasındaki birlik bozulmaya yüz tutmuş, Fransa, TBMM ile görüşmelere başlamış ve Zonguldak’tan çekilmiş, İtalyanlar da Anadolu’dan çekilmeye başlamıştır.
Aslıhanlar Muharebesi…
Yunan birlikleri İnönü mevzilerinde Batı Cephesi kuvvetleri tarafından püskürtülürken eşzamanlı olarak Uşak tarafındaki Yunan kuvvetleri de Güney Cephesine doğru yürüyüşe geçer. Refet Paşa komutasındaki........
© dibace.net
