“TUTUNAMAYANLAR” Romanında Anlatıcı Sorunsalı…
Oğuz Atay da Türk edebiyatında ölümünden sonra değeri anlaşılan yazarlardan biri… Son yıllarda Türk okuru, özellikle “Tutunamayanlar” romanıyla yeniden tanıdı ve sevdi onu. Henüz 43 yaşında hayata veda eden yazar; geride iki roman, bir öykü, iki tiyatro oyunu, bir günlük ve bir de deneme kitabı bıraktı.
Post-modernizmin ülkemizdeki ilk temsilcilerinde sayılan Oğuz Atay’ın kahramanları, toplumla bir türlü anlaşamayan, marazi ve sürekli kendini sorgulayan kişilerdir. Bu sorgulama bazen kahramanların, hatta yazarın kendi kendisiyle alay etmesine kadar varır.
Yazarın en çok ses getiren yapıtı olan “Tutunamayanlar”, iki yüz yıla yaklaşan roman maceramızda bugüne kadar rastlamadığımız, alışkın olmadığımız türden bir roman. Eleştirmen Berna Moran’ın deyişiyle, “Tutunamayanlar, hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle bir başkaldırıdır.” Yazar bu romanda, içinden geldiği aydın zümrenin tutarsızlıklarını, ikiyüzlülüğünü, hantal devlet çarkının hemen her dişlisinde küçük hesaplar peşinde koşan bürokrasinin beceriksizliklerini, bencilliğini, liyakatsizliğini kudretli ve ironik kalemiyle göz önüne serer. Küçük burjuvaların sahtelikler üzerine kurulu dünyasını, onların değerleri hakkında muhteşem analizler yaparak bu çürümüşlüğü, Batılıların “bıyık altı homoru” dedikleri ince ve kara mizahla anlatır.
Tutunamayanlar romanı da Julian Rentzsch’in, Tanpınar’ın “Huzur” romanı için söylediği gibi, “bir oluşum romanıdır” ama bu sınıflandırma bile, durum hikâyeli romanlarda okurun alışkın olduğu “giriş-gelişme-sonuç” planına çok da uyduğu söylenemez. Yazar, “bilinç akışı” denilen tekniğe sık sık başvurur romanda. Bunu bazen, metni imla zincirlerinden kurtararak, (15.bölümde 460-537 sayfalar arasında imla işaretlerini hiç kullanmamıştır.) bazen de sözcükleri bitiştirerek yapar. Dolayısıyla Milan Kundera’nın, “Var olmanın Dayanılmaz Hafifliği” adlı romanında yaptığı, bölüm girişlerinde, metinde anlatılan maceraya giriş babından neredeyse dört başı mamur bir deneme sayılabilecek, sözüm ona kahramanın bilinçaltı düşüncelerini aktardığı gibi, Oğuz Atay da bu romanda asıl hikâyeyi çoğu zaman es geçip metne kendi bilinçaltını boca etmekten........
© dibace.net
