Kendine aşık insanlar çağı
Eskiden insanlar birer çınar gibiydi. Kökleri toprağa bağlı, dalları gökyüzüne açık, rüzgarı bilen, yağmuru tanıyan… Şimdi ise herkes bir kristal vitrin eşyası gibi. Işığın altında parlamaya hevesli ama bir düşmeye görsünler... Asla toparlanamazlar.
Her insan kendini bir merkez sanıyor artık. Oysa bazısı durak bile değil. Sanki dünya, onun sosyal hikayeleriyle dönüyor. Konuşmalarında hep bir gizli övgü, adımlarında sanki zemin onun için serilmiş.
Unuttuğumuz bir şey yok mu sizce de? Kimse bu dünyada yeri doldurulamaz değil. Kimi gider, yerine yenisi gelir. Kimi konuşur, sesi unutulur. Kimi sever de adı bile hatırlanmaz. Bu kibir, bu değer sanrısı, iliklere kadar işlemiş. İnsanlar boş tartışmalarla, değersiz doğrularla, anlamsız yarışlarla kendilerine sahte bir anlam devşiriyor.
En çok bilen, en çok konuşan, en çok harcayan, en çok görünür olan onlar. Bunlar birer erdem değil. Sadece ve sadece geçici süsler. Yalancı kralların camdan tahtları bunlar. Bir gerçeklik rüzgarı esse, dağılacak hepsi.
İşin en acı tarafı, bu camdan tahtların üzerinde oturan sadece başkaları değil. Ben de bazen bu........
© Denge
