SİYASET SORUMLULUĞU...
Günümüz dünyasında yönetim biçimlerinin hemen hepsi, doğrudan veya dolaylı olarak siyasetin işleyişine dayanıyor. Demokrasi, halkın iradesini sandık yoluyla yönetime taşıyan bir sistemdir ve bu mekanizmanın temel gücü siyasettir. Siyasetle ilgilenmemek, aslında yönetimle ilgilenmemek anlamına gelir. İlgisizlik, ehil olmayan kişilerin toplumun kaderine hükmetmesine kapı aralar. Aydın, âlim ve arif insanların karşılaşacağı en büyük hayal kırıklığı da tam bu noktada ortaya çıkar. Bilgi, irfan ve tecrübeye sahip oldukları hâlde, yönetim cahil ellerde şekillenir ve toplumun gidişatına müdahale edemedikleri için pişmanlık duyarlar.
Tarihin sayfaları bu konuda ibret doludur. Endülüs’teki büyük medeniyet, ilim ve irfanın zirvesini yaşarken; yönetime ilgisizlik, iç çekişmeler ve liyakatsiz idareciler yüzünden çöktü. Osmanlı’nın son döneminde de benzer bir tablo vardı, ulemanın bir kısmı toplumsal ve siyasal gelişmelere kayıtsız kaldı, neticede yönetim ehil olmayan ellerde yıprandı. İlmin ve hikmetin siyasete rehberlik etmediği her yerde güç, menfaat sahiplerinin elinde bir silaha dönüşür, bu da sonun başlangıcıdır.
Kur’ân-ı Kerîm’de “Emanetleri ehline veriniz” (Nisâ 58) emri, sadece bireysel güveni değil, toplumsal yönetimi de kapsar. “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d